Pazartesi, Aralık 19, 2011

Mutfağımdan Juliet Sorbeleri; Kırmızı Ferah Lezzet.




Denizde Yaşamak - Tekne Yaşamının Sırları

Sayın Meriç Köyatası'nın Denizde Yaşamak isimli kitabının giriş bölümünden bir kesiti sizlerle paylaşıyorum.

"Büyük kentlerde yaşayan çoğu kişinin hayali, iyi bir gelir elde edip bir balıkçı köyü ya da sahil kasabasına yerleşmektir.

Yıllarca bunun hayalini kurarlar. Birçoğu, kendilerinin ve ailelerinin bakımını sağlayacak birikime ulaşmalarına rağmen, kent hayatını bırakamazlar. Bu hayaller, onlar için gerçekleştirilmesi güç tatlı bir düştür sadece...Ya hırslarını ve daha fazla kazanma arzularını yenemezler... Ya da korkarlar.

Korkmayıp denemek isteyenler, bir süre bir sahil kasabasına gider, Güz ve Kış ayları gelip de ortalık sakinleşip ardından da ıssızlaştığında, çoğunu afakanlar basar. Sanki kent hayatında haftada ya da ayda bir tiyatroya giderlermiş gibi, bir balıkçı köyünde ya da sakin bir koyda tiyatro, opera, ve balo salonu aramaya başlarlar...

Kimileri de, tekne ile tatile çıkanlara ya da teknede yaşayanlara gıpta ile bakar...

"Oooo tekne ile mavi yolculuk ha" diye devamı gelmeyen, havada kalmış klişeleşmiş bir cümleleri vardır.

Bu cümldeki ifade, hayranlık, ulaşılamazlık ya da bir öykünme midir, pek anlaşılmaz. Sakin tekne yaşamınızı, ya da tekne ile dolaşmanızı, filmlerdeki gibi algılarlar.

Şöyle minik bir senaryo geliştirelim;
Fransa'nın Cote D'Azur sahillerinde bir motoryat... Bu yatta gündüzleri bikini, akşamları tuvaletle dolaşan makyajlı güzel kadınlar, hergün sakal traşı olan ve smokin giyen adamlar, beyaz eldivenle şampanya ve ıstakoz servis eden garsonlar vardır...
Zaten birazdan Monaco Limanı'na yanaşıp tarihi gazinoda önce istiridye yiyip şarap içeceğiz, sonra da rulet masasına oturacağız!...

Şaka bir yana çoğu insan, bizlerin buna benzer bir hayat yaşadığını ya da tatil yaptığını zanneder. Oysa teknede tatil yapmanın ya da yaşamanın zorluklarını bilmezler ki...
Denizden çıktıktan sonra saçları şöyle doya doya tatlı su ve şampuanla yıkamanın ne büyük bir lüks anlamına geldiğini; çoğu zaman bir kadeh rakıya konacak bir parça buzun ne büyük bir nimet olduğunu bilemezler...

Tekne tatilinden sonra, hemen hemen tüm kadınların, "Bir hafta bir otele ya da tatil köyüne gitsek de dinlensek" diye tatil özlemi çektiklerini anlatsak da inanmazlar...
Fırtınalardan, teknede çıkan arızalardan, başınıza gelebilecek türlü türlü aksiliklerden bahsetmiyorum bile...

Evet...Kitabın giriş bölümünden bir alıntıyı sizlerle paylaşıyorum. İlgilenenler devamını kitabı edinerek okuyabilirler.

Tüm Teknekoliklere Selamlar
http://www.dr.com.tr/0000000306189/Eser/Kitap/Hobi/Genel-Ilgi/Denizde-Yasamak-Yeni-Baslayanlar-Icin-Tekne-Yasaminin-Sirlari

The Fountainhead

Hani bazı kitaplar vardır; biraz unutmayı, biraz da yılların değiştirdiği sizin nasıl bulacağı merakının oluşmasını bekleyerek kitaplığın en görünen kısmına koyarsınız onları. aradan yıllar geçtikten sonra tekrar elinize alıp okursunuz. ve genelde hala seviyor olduğunuzu farkedersiniz. öyle bir kitap işte bu!...üzerinde tartışmaktan en hoşlandığım kitap olmasından ötürü, çevremdeki herkese okumasını önerdiğim, lakin okuyanlardan olumlu geribildirimler aldığım, ayn rand'ın olağanüstü kitabı..
İnsanın kararlı ve istekli olduktan sonra, tüm olumsuzluklara rağmen herşeyi yapabileceğini ve ideallerimizden asla vazgeçmememiz gerektiğini gösterir.Herşeyin bir bedeli vardır ve insanlar idealleri uğruna gerçekten bedel ödemek zorundadır
Kahraman Howard Roark, dünyanın en muhteşem insanlarından biridir ancak kendisine gerçek hayatta rastlamak pek mümkün değildir....

MERHABA BEN SAÇI UZUN ,ÖMRÜ KISA..KADINA ŞİDDETE HAYIR!

TOZDAN KURTULMAK LAZIM

Merry christmas.. and Hannukah,Herkese mutlu günlerrrrr

BARUH ATA ADONAY ELOENU MELEH AOLAM ŞEEHEYANU VEKİYEMANU VEİGİANU LAZEMAN AZE

hoşgeldın yeni zaman...:)))

Bu yeni zamanda... Sevdiğim kim varsa, kendim de dahil, sevebileceğim herkes de dahil...

Kalbi ritmini çalsın. Yanakları kiraz pembesi, dudakları bal olsun. Teni sıcak kalsın, enerjisi dışına taşsın. Ciğerlerinden nefes, midesinden gurultu, bacaklarından güç eksik olmasın.

Kanı bol olsun, damarlarında dönüp dönüp dolaşsın.
Sevdikleriyle birarada olsun. gözü gözlerinin içine baksın. . Nesi varsa, bölüşücek biri olsun; nesi yoksa, bulup getiricek biri olsun. Bu birileri az ama öz olsun. Bazıları dünyada tek olsun. Sevgisinin tamamını harcasın. Harcasın ki, ona büyük bir miras kalsın

Sevmekten bıkıp usanmayacağı biri olsun. Onun yeri ayrı olsun. Onu başucuna koysun ama yalan uydurmasın. O herşeyine, her haline tek tanık olsun. Bir hareketiyle güldüren, bir hareketiyle ağlatan olsun. Duyguların hepsi onda olsun. Kalbi buna teslim olsun. Bütün şarkılar onu anlatsın. Aşık olsun, sırılsıklam olsun.

Yapmaktan bıkıp usanmayacağı bir işi olsun. Başarının gerçek adının bu olduğunu unutmasın. İbadet eder gibi, bu keşfini hergün yeniden kutlar gibi, onu yapıp dursun. Yaptıkça daha iyi yaptığını görsün. Daha iyi yaptıkça bunu başkaları da görsün. O başkalarının bunu gördüğünü, dış gözüyle görsün, iç gözüyle işine baksın.

Neşesi bol olsun.

Kendini mutlu etsin, durduk yere neşelenmek nedir bilsin. İçinde birşey durup durup zıplasın. Duydukları, gördükleri onu gıdıklasın, kahkaha attırsın. Gürültü çıkarsın. Saçma şeyler söylesin. Çocuklukta en şımardığı ana, sık sık gidip gelsin. Nereye gidip geldiği bilinmesin.

Değiştirmek istedikleri değişsin.

İçte ve dışta, iyi günde ve kötü günde tadilat yapsın. Eskilerini atsın, ruhunu havalandırsın. Kapıda hep kamyonu dursun. Dilediği yere taşınsın. Kendinden taşınmak isterse, içindeki güç, dışındaki sevgi ona yardımcı olsun. Bileği, bütün alışkanlıklarıyla, bağımlılıklarıyla güreşsin.

Birşey ona sürpriz olsun. Günlerinden birgünü, bir pakete sarılı olsun. Açılınca, içinden hiç beklemediği güzel bir haber çıksın. Bu gün üçyüzaltmışbeş''ten herhangi biri olsun. Öylesine bir pazartesi, arkaya kavuşturduğu ellerinde, unutulmaz bir salı saklasın. Öyle tahmini mümkün olmayan birşey olsun ki bu, hayatın zekasını anlatsın.

Bir hayali gerçek olsun. Bir hayale gözünü yumsun. Peşinden koşup, onu sobelesin. Hayalini kendinden saklamasın. Bir çizgi filmde olduğunu, herşeyin mümkün olduğunu unutmasın.

Bu duayı okusun. Kendi sesiyle duysun. Duası gerçek olsun.

Her kelimesine şükretsin. Tek satırına nazar değmesin. Amin

Başak burcu kadını.Volume 2. O Ne Juliet Ne Ayşe

 Herzaman beynindeki gereksiz dikkat butonu  ve x-ray  cihazı devrededir.
evet eleştirir, ama ne yazık ki söyledikleri doğrudurevet çok sakin sayılmaz, ama dengesizliklerini seveceksiniz.evet ayrıntılara takılır, ama bu en çok sizin işine yararevet bi juliet, bi ayşe değildir, ama çıldırtan hatun tripleri yoktur


kin tutmaz. söz konusu bir insana yardım etmekse siz onunla kanlı bıçaklı olsanızda herşeyi bir kenara bırakıp sizin için yardıma hazır kötü gün dostudur
detaylarda boğulduğu doğrudur, öyle ki arkadaşlarını/sevgililerini bile detaylarda saklı bazı özelliklerine göre seçer. dengesiz, sorumsuz, aptal vs. olmanız hiç bir sorun teşkil etmeyebilir bu kadın için, ancak "telefonun neden kapalı?" diye sorduğunda "şarzım bitti." cevabını veren biriyle ilişkisi uzun soluklu olamayacaktır.
bu kadının en büyük şikayeti "anlamamak" değil, "anlaşılamamaktır." öyle anlar gelir ki kendi de kendini anlamaz. bu da böyle bir tezatlıktır işte.
iyi kamufle eder içinde patlar. terk edileceğinizin sinyalini alamazsınız çünkü iyi saklar kendini. deliler gibi aşık olur periler gibi ortadan kaybolur. çünkü aşkı bitmiştir ve masalı tadında bırakmayı sever.
keyfine düşkündür. yalnızlığı ihtiyaç olarak görür. istediğini almak konusunda on evliyaya kafa tutan bir sabrı vardır. dilediğini harcar dilediğini baş tacı yapar. keyfi kaçınca veya canı sıkılınca ortadan kaybolmayı sever. itinayla kurduğu herşeyi tek bir hamlede yıkıp geçer. eleştirmeyi sever ama kendini. başkalarıyla uğraşmayı zaman kaybı olarak görür. her dakikası kıymetlidir mutlaka değerlendirecek bir şeyler bulur
bir başağın rüzgarda salınması gibi bir o yana bir bu yana salınır, tercihlerinden emin olamaz ama eleştirtmez de.


4-5 yaşındaki küçük kız gibi neden, niçinle insanı boğarlar.Bu hatunların egoları gayet permbe pembe parlar.

 zihinsel modları bildiğin şeytandır... e her seferinde de karşılaştığı durum malum durum olduğu için vasat gerçeğini görür ama ne yazık ki kabullenme çabalarına bile girmez. çünkü o burnu düşücekken çok kez havada yakalar, alır yerine takar. monteleyip sabitlemek için elinden geleni yapar ama baktı ki olmuyor elleşmez. burnu düşünce de yere eğilip almaz bekler yenisi çıksın diyeeee.

en pis huyu da gönül işlerini hep mırıl mırıl yapması çünkü kolay kolay inanmaz. neden inanmaz inanmak istemediği için inanmaz. zaten bu inanma konularında kesinlikle pozitif bilimden yana değildir. karşısındaki de sanar ki kanıtlamak gerek. ama yok inanmaz işte. zaten en başarılı olduğu inat alanı bu inanma konusu. gökten cebrail inip al sana kitap yazdık dese, elinin tersiyle iter.zaten buna yarasa yarasa bir tek su grubu yarar .

....

bunlar birisine kızdılar mı dünyayı dar ederler..ama niçin kızdıklarını asla açıklamazlar, karşıdakinin bunu anlıyacak kadar düşünceli ve zeki olmasını beklerler..karşıdaki hala neye kızdığını anlamazsa, daha çok kızarlar..çok çok kızdıkları zaman ise, o insan birden gözlerinden düşer, ve ona açıklama yapmakla zaman kaybetmektense -buraya dikkat: yüzlerine yapışmış sakin bir gülümsemeyle- sessizce dönüp giderler..kimi zaman sessiz sakin soğukkanlı zannedilmelerinin temel sebebi bu olsa gerek..aslında tam tersine kılı kırk yarma özelliklerinden dolayı içlerinde her zaman kopan fırtınalar batan titanikler vardır
çok önemli birşey düşünürken dünyanın en aptal insanıymış gibi görünür boş boş bakar

İnovasyon Süprizleri:)...daha da apple reklamı yapmam :)!!!!!

büyümenin anahtarı rekabetçilik değil inovasyon demişler.bu bir tür "mavi okyanus yaratmak "örnek üzerinden açıklayacak olursak; nokia, samsung, sony ericsson, lg... gibi markaların birbiriyle rekabet halinde olduğu pazarı kızıl, kanlı bir okyanusa benzetebiliriz.

burada amaç birbirinin pazar payından kapmak iken apple diye bir firma geliyor, iphone diye bir şey ortaya çıkarıyor. iphone, tüm bu markaların cep telefonları ile kıyaslanamayacak bir yerde. yolda geçen çocuğa sorsanız şu an onun başka bir şey olduğunu söyler. iphone marka ürünlerin diğer cep telefonlarının kızıl okyanusunda birilerinden pazar payı kapma korkusu yok. kendi mavi okyanusunda fiyat bile kırmasına gerek kalmadan işi götürüyor. biri bir mavi okyanus yarattıktan sonra da o pazara girmek çok güç hale geliyor.

iphone örneğini boşuna vermedim. apple'ın diğer serilerindeki inovatif yaklaşımı da rahatça görebilirsiniz. önünüze beş tane dizüstü bilgisayar koysalar -atıyorum toshiba, dell, hp, casper, acer olsun- "para mara istemez biri senin olsun" deseler, bir iki kişiye danışırsınız, kararsız kalırsınız bir süre, tercih edemezsiniz.

ama 6. bilgisayar olarak bir macbook koysalar ilk görüşte onu kaparsınız. bu inovasyondur.daha da apple reklamı yapmam haha

"Hamam Böcekleri" kaçma boşuna, ben kaçarım senin yerine


 Gecenin bi vakti bir hamamböceği ile ilgili neden bir yazı yazdım bilemiyorum.kinimi kusmam lazımdı oldu.Sanırım Akdenizde yaşama planlarımı İzlanda olaak değiştirmeliyim. ...karada aslanla, denizde köpek balığıyla karşılaşsam yemin ediyorum bu hayvanı gördüğümde sahip olduğum korkunun 10da birine sahip olmam..Kafası kopsa da 9 gün yaşıyorlarmış..sen buna yaşamak mı dıyorsun sorarım  sana böcekkkk 

Iışığı açıp bi hamamböceğiyle karşılaşmaktan kötü ne olabilir ki ya. kaçma  boşuna, ben kaçarım senin yerine* .
Erkekleri anlamak için..hamamböceğini takip edeceksin !! hamamböceği hızla bir istikamete doğru yol alırken,hiçbir engelle karşılaşmamasına rağmen aniden durup bambaşka bir yöne doğru koşmaya başlar.bunun nedenini çözdün mü erkekleride anladın demektir ..
Hayır yanii radyasyondan da etkilenmıyor bunlar...ne zaman  ortalarda görmesem korkarım bır nukleer bomba hazırlıgı mı içerisindeler.
bu böceklerin bir kamikaze sistemi var eger yalnız başına gezen bir tanesini görürseniz hemen öldürmek lazım çünkü bunu digerleri etrafı incelesin diye gönderiyor eger geri dönerse anlıyolar ki burası güvenli .

geceyarısı mutfakta hamamböceği ile karşılaşan bir erkeğinn tepkisi.."nereden geliyor bu hayvanlar!!yarın bir ilaç alayım" sonra mutfagın ışıgını sondurur yatagınıza eşinizin yanına yatarsınız.karınız sorar noldu ?"Hamamböcekleri "diyemessiniz.Hamamböceeği lafını duyarduymaz eşinizin uykusu kaçabılır.:))Onun uykusunun kaçması demek,sizin de uykunuzun kaçması demektir.Ve kadınlar,kocalarının uykusu kaçınca cok rahat uyuyabılırller.Ama her ne koşulda olursa olsun ,Hamam böceği itlaf çalışmaları  ihmale gelmez..Unutmayın ki gece susayıp kalkan eşinizde olabilir:)))).Gecenın karanlıgında hamam böceği gören bir kadının ve erkeğin tepkileri cok farklıdır .

aslında sanırım imaj herşeydir, kırmızı ve benekli diye uğurböceklerini elimizde gezdiririz, hamamböceğine terliği fırlatırız. ne farkları var? ikisi de yerlerde pisliklerin içinde geziyor.
bu  yazıya resım koymamı beklemeyın bende haaha....

Hayat Ne Tuhaf Volume 3 ! Bilmiyorum, Bilmek de İstemiyorum, Bırakalım Dagınık Kalsın.



ahh süreklı beynım dolu düşünmeyi istemedıgım düşüncelerlee !!! düzensizlik içerisinde müthiş bir düzen,düzen içindeyse muazzam bir düzensizlik ..

istatistiksel olarak en çok başak burçlarında görülebilen psikolojik rahatsızlıkmış :))))) !!


sürekli kafada dolaşan düşünceler, şunu şöyle yapmazsam şöyle olacaklar vs.
olayların akışını değiştiremeyeceğini bilirsin ama şunu yapmazsan şöyle olacakları da bir türlü engelleyemezsin, kafandaki kusursuz resmi yakalamak istersin ama o da bir türlü olmaz. bir şeyi kafanda düşündüğün gibi gerçekleştiremeyeceğine inandıysan o işe hiç başlayamazsın, ya hep ya hiçler vardır, griler sana göre değildir. arka planda devam eden gürültü dinmek bilmez. kaçarsın ama asla tam anlamıyla kurturulamazsın

içeride seni baştan çıkarmaya çalışan bir kavanoz nutellanın varlığını biliyorsun. çalışman lazım ama o baştan çıkarıcı nutellanın mutfaktan gelen fısıltılarını duymamazlıktan gelemiyorsun. stres oluyorsun, çalışma verimin düşüyor, konsantre olamıyorsun. onlar orada olduğu sürece sana huzur yok. kalkıp mutfağa gidiyorsun, kavanozu bitirip, artık rahatlıkla geri dönüp çalıştığın iş her neyse ona konsantre olabilirsin.
mutfağa gitmeye karar verene kadar ki kısım obsesif, obezcesine yediğin ise kompulsif bozukluk işte. bir kavanoz nutellayı bitirdikten sonra sahip olduğum zihinsel huzura ise paha biçilemez ahhahahaa


ahh bu takıntılı hallerimmm !!!!

* dört sene önce gördüğü ve hiç tanımadığı bir insanla evleneceğine kanaat getirip, bunun için en azından 2 yıl daha beklemeyi planlayan insan...

*kutu kolayı aynı yerden almak, çıktıktan sonra aynı yerde açmak ve biraz ilerideki çöp konteynırına kadar içip bitirerek o konteynıra atmak...

*eski veya gereksiz şeyleri daha sonra ihtiyacım olur diye atamamak

* gece gece uykudan uyanır ocakta zaten kapalı gazı kapatırsın

* yoldaki kare taşları çıkılan merdiven sayısını saymak

* mütemadiyen yolda görülen bütün tabelaları okumak

* evde zaten benim kırdığım sehpa takımından geriye bir tane kalırsa onunda artık dünyada yaşamaya hakkı yoktur.malum bütünü bozar

* misal bir şeyi üç kez yapmazsam, ya da söylemezsem falan, işe yaramayacağını düşünürüm . böyle de bir takıntım var.
- spor salonda, her hareketi kesinlikle üç set yaparım. ne eksik ne fazla..
-duş alırken, kesinlikle üç kez şampuan kullanırım,

*eskisinden daha kalın çerçeveli bir gözlük alınca bu çerçevenin görüş alanını kısıtlayıp kısıtlamadığı, kişinin çevresini algılamasında güçlük yaratıp yaratmadığını kafaya takmak..

*telefon numarası çevirirken yarıda kesip tekrardan çevirmek (en az beş kere);

*hayatına kurallar koyar ve sonra bu kuralların hepsini uygulanmaya çalışılır o da yetmez herkesin de bu kurallara uyması gerektiğini düşünülür.

kontrolü elde tutmalıyım" "her şey benim istediğim düzende olmalı" "düzensizlik beni deli ediyor" "ayrıntılar bütünden daha önemlidir" "ben olmasam her şey kontrolden çıkacak"

* kişisel alışverişleri belirli yerlerden yapmak, eğer aynı şehirde o yerlere çok uzaksam yaklaşana kadar beklemek...

daha genel örnekleyecek olursak, kontrol manyaklığı, bir iş yapılacaksa kesinlikle işin başında durma isteği, ortaya çıkan işi beğenmeme/mükemmeliyetçilik gibi davranışlarla örneklenebilir bu hastalık. bu mükemmeliyetçilik size özel hayatınızda da düşman ayrıca. bir noktadan sonra o kadar iyisini arıyorsunuz ki, aslında öyle biri yok. aradığınız mükemmelliği kimsede bulamayacağınız için de genelde yalnız kalıyorsunuz. bu mükemmele yakın birini bulduğunuzda da bilin bakalım noluyor. yukarıda sözünü ettiğim saplantılardan biri haline dönüşüyor bu kişi ve neticede siz zaten zor beğendiğiniz o kişiyi de boğup, kendinizden uzaklaştırıyorsunuz.


Anlamiyorum,Anlamak da istemiyorum...Hayal ediyorum, bir hayali mi yasiyorum?
Bilmiyorum, bilmek de istemiyorum.... Degismeyen tek sey degisim,
Degisiyorum....BIRAKALIM DAGINIK KALSINNNNNN ..SARHOŞ OLMA VAKTI ŞARAPLA ŞİİRLE ERDEMLE !!

OĞLAK BURCU ERKEĞİ VE KADINI

OĞLAK BURCU ERKEĞİ


Kafasında kendiliğinden kalıplar bulunan, sabit fikirli, iletişimi sevmesine rağmen işine geldiğinde ancak iletişim kuran, çok geç karar veren, karşısındakinin sabır katsayısı ibresini zorladıkça zorlayan, yaratıcı olmasına rağmen hep meşgulum kırmızı ışığında duran,aşk yaşamak isteyen ancak bu istemi sürekli ertelemekte bir sakınca görmeyen, ağzına geleni söylemesiyle ünlü, duygusal yönünü daha fazla ortaya koymayı becerebilse daha mutlu olabilecek kişilerdir oğlak burcu erkekleri...

Değişikliklere, özellikle yeni bir şeye adapte olmaları çok uzun zaman alır. düzenlerini bozmak istemezler. taş kafalılardır

İnatçıdır. en belirgin özelliği budur. hep kendi dediği olsun ister. taviz vermeyi sevmez.İkna etmek, birinini fikrini değiştirmek bu burcun mensupları için hobi gibidir .Sakin, sabırlı insanlardır. kavga etmeyi pek sevmezler. Yapacağınız en büyük hata onları küçümsemek olacaktır

oğlak burcu erkeği yanlışlıkla kendisini arayan telefondan olay mahallinde konuşulanları dinlemek için arabayı kenara çekip 15 dakika boyunca dinlemekte hiçbir sakınca görmeyen bir insandır. aynı oğlak burcu erkeği söz konusu konuşmayla ilgili maruzat isteyecek kadar kendini kaybedebilen bir çeşittir.
mantıksızlık boyutundaki mantığıyla, sözleriyle diken üstünde oturtur sizi ve ona sorsanız düşünceleri her zaman doğrudur., başkalarınınkilerle kıyaslanamaz bile.


Cimri değil tutumludur.. parayı boş yere harcamaz ama gereken bir şey olduğu zaman da parası hiç önemli değildir.oğlakların çoğu tarihten büyük zevk alır.Herkese güvenmez, sadece kendisine güvenir
bilmiş bilmiş konuşurlar her konuda...

Ailesine bağlıdır.Aşıkken de çok yaratıcıdır ve tüm oğlak burçları gibi kendini müthiş kasar.
Dedigim dedik olurlar, sadece kendi bildiklerini okuyup kafalarinin dikine giderlerİigrenclik derecesinde komiktirler.Çogu insan icin vakit kaybi olarak gorulen seylerle saatlerce ilgilenir, eglenir, tadini cikarirlar. buna detaylara takilmak denebilirse eger, o zaman basak burcu kadini ile niye kesistikleri bir nebze olsun anlasilir. Abartmayi severler, olaylari tepeden daga cok rahat donustururler. sinirlendiklerinde cok korkunc olabilirler cunkü karsilarindakileri bozguna ugratmayı cok iyi bilirler

Karar vermeleri zordur. ama bu kararsızlıklarından kaynaklanmaz; aksine yanlış karar vermemek ve başarısız olmamak kökenlidir. önce inceden inceye uzun uzun düşünüp, artısını eksisini hesaplamadan, kendi düzen ve disiplinlerine oturtmadan harekete geçmezler. ama bazen bunu abartırlar. benjamin linus gibi her anı planlarlar. ne olur ne olmaz diye ikinci bir plan daha kurarlar. mükemmel fikirler bulurlar. bu arada gece yastığa başını koyar koymaz uyuyan oğlak burcu erkeği bulunaz.aşırı detaycıdır. yaptıkları işin hakkını verirler ve bu yüzden ukaladır. hiçbişeyi tam beğenmez ve mutlaka bir kusur bulurlar.



Çok iyi gozlemcilerdir. cok guzel karakter tahlili yaparlar .Finansal konularda 10 broker gucundedirler, siz ne kadar hesap geldigine bakarken, o para ustunu biliyordur.Sirf kendileri ile ilgilenildiginde onlardan krali olmaz. zaten sarsilmaz olan guvenleri celik desteklerle yerine sabitlenir, 7.5 siddetinde deprem olsa yikilmaz. teknolojiye de cok meraklidirlar. bilgisayar, muzik seti, elektrikli fantastik aletler adamciklaridirlar ve bunun aksine eski, tarihsel, antik seylere ilgileri vardir. bir objenin bir anlam ve onemi olsun, onu en degerli hazineleri ilan ederler.Son moda akımlar ilgisini fazla çekmez



Durduk yere kırıcı olabilirler, olaylara hep kendi açılarından bakarlar, empati yetenekleri sıfıra yakındır. fikirlerini değiştirmezler.Gereksiz şüphelerle ilişkiyi yıpratma ihtimali oldukça yüksektir. kafasında kendi kurduğu bir şeye bile inanıp her şeye nokta koyabilecek kadar da inatçıdır. zararlı çıkacağını bilse dahi inadından vazgeçmez ve istediğini elde etmek konusunda oldukça hırslıdır. sonucunu görmeden de hiçbir şey için kesin yargılarda bulunmaz.Gerçekçidirler, ince detaylara takılırlar. her alanda mükemmele en yakın durumda olmayı isterler. aldıkları riskler hayati önem taşıyan riskler değildir. eğer çok önemli bir risk almaları gerekiyorsa bile bunun altyapısını oluşturup, sağlamasını önceden yaparlar

Savundukları her ne ise onu savunmak için aşırı ince düşünürler ve bilgi sahibi olurlar. Psikolojik çözümlemeleri en iyi yapan burcun erkeğidirler. nadir yanılırlar ama yanıldıkları zaman tam anlamıyla "körmüşüm" derler, çabuk toparlanan bir ırktır ama geçmişi asla unutmaz

Kabukludurlar bunlar ama kırabilirseniz sonsuz sevgiye ulaşırsınız.

Kadınlara ceza olsun diye yer yüzüne salınmış erkek grubudur zannımca. yani söyle bana derdini bir noktada buluşalım di mi ama? yok valla söylemezler, işkence çektirirler. hayır, seni istemiyorum da demezler. en sinir yanları şefkat ve ilgi beklemeleri ve sana karşılığında bunların hiç birisini vermemesidir. sonuçta sen güçlü olmalısındır ama onların şikayet etmeye hakları sonsuzdur.

Bu burçtan olan erkeklerin tam her şey yoluna girmişken, yıllar boyunca hayalini kurdugunuz her şey bir bir gerçekleşmeye başlamışken, ben seni sevmekten sıkıldım, yıllarca sevdim yeter artık, bu ilişkiden de sıkıldım zaten, ayrılalım demeleri şiddetle muhtemeldir

Topluluğa hitap edebilme becerileri çok gelişmiştir.
Para onlar için herşey değildir ama her zaman gereklidir.cok konustuk arkalarindan, gelir hesap bile sorarlar...!
Gorunuşleri havalı ve mesafelidir, bazen ''merhaba'' demeye bile çekinen tiplerle karşılasırlar. eğer sinirlendirirseniz sizin kötü veya açık bir noktanızı yakalarlar ve bu kozla sizi bir böcek gibi ezerler. görünüşleriyle alay etmeye kalkmayın çünkü kendi gorunuşlerinin sizinkinden çok daha üstün oldugunun farkındadırlar. sadece kendisinin kendisiyle alay etmesine izin verir.


ilgi alanlari&hobileri genis, basarili, çekicidirler. iyi ajanlardir.kirli camasirlarinizi dokebilirler!hesap kitap adamidir bunlar biraz. siz "ay ayol noluyur?" derken, o size "o konu kapandi, bak simdiiii..." diye baska seyler anlatmaya baslamistir

İnadına ayak dıremezsenız bır sure sevımlı gozukur, o arada sızı mahvetmenın planlarını yapıyordur oysakı, ıyı yonlerı de mevcuttur; sorumluluk hıssı, kendı kendıne ogrenme ve ogrendıgını uygulama kaabılıyetı gıbı, bır de eşini aldatsa bıle ve ıkinci ilişki evlılıgını tehdit etmeye baslarsa eger , ıkıncı kadına tekmeyı koyar derler , ıkıncı kadın olucakları ıtınayla uyarırız. . 30'undan sonra akılları başlarına gelir


OGLAK BURCU KADINI


Bu burcun kadini toplumda çok begenilen zarif insanlardandir. ayni zamanda akilli bir kadin oldugundan kimseye kolayca güvenmez

Hirçin,alingan,hassas,merakli,gururlu,paranoyak,sert ve patavatsiz olmasina, hatta kendini anlatamamasına ragmen nasil,ne sekilde,nerede ve ne zaman kendini sevdirebildigi bilinmeyen ve sürekli kafa karistiran,yanlıs anlasılan zor hatun..


biraz psikopat ama tanıyınca sevimli, düşünceli ve biraz da duygusal olduğu anlaşılan kadın tipi.sanatla ilgilenmekten hoşlanırlar
tek kelime ile kontrol manyağı kadın olarak özetlenebilir
karmakarışık,karmaşıktır..

annelik içgüdüleri yüzünden sevgililerini bazen çocuklarıymış gibi sevip sırtlarına havlu koymaya kalkan modelleri bile mevcuttur
bi anda ortaligi toza dumana katip ondan sonra da hadi hayatim disari cikalim derler...

haksızlığa karşı asla ve asla sakin kalamazlar..olaylara sürekli strateji ile yaklaşırlar ve gözlem en büyük araçtır amaca ulaşmak için..müthiş özverilidirler..söz verdiklerinde ölesiye yapmak zorunda hissederler kendi çıkarıyla çatışsa da..ancak en kötü huyları belki de karşılarının da aynı şekilde davranmalarını beklemeleridir..sokaktaki bir insan için bile bişeyler yapmak isterler..sürekli beyinleri düşünür..süpriz yapmayı severler..huzursuzluktan nefret ederler..kin tutamazlar..ancak kızdıklarında ortadan kaybolmakta yarar vardır çünkü ortada kendine çok ters gelen bir şey ve bunun içeriğinde de haksızlık yoksa genelde uyumlu, neşeli bir yapıya sahiptirler..zamanla daha özgür hissederler..ailelerine karşı tuhaf bir bağlılıkları vardır..güven bulduklarında oldukları yere yerleşir ve sevgi saçarlar..

ayrıca şu ana dek çikolata sevmeyenine rastlamamışımdır.
oglak kadini havailikten,saygisizliktan ve cahillikten hiç hoslanmaz. seçtigi insanlar kültürlü ve zeki olacaktir. oglak burcu kadinindan ideal is kadinlari çikar. seçtigi iste basariya hemen kavusur, çünkü enerjik, hirsli ve dikkatlidir. evlilige de bir is gözüyle bakar. bu yüzden evliliginde planli bir hayati olur. her seyi kolaylikla idare edip planli bir yasam için mantikli önlemler alir. bu kadin parali bir es yerine kibar, nazik ve entelektüel birini arar. oglak kadini esini destekler, onun yükselmesi için tüm gücünü kullanir.

onda esrarli bir hava vardir. bu da erkeklere çekici gözükmesini saglar. mantigiyla hareket eden bu kadin için dostluk çok önemlidir. gezmeyi ve eglenceyi çok seven oglak kadini gürültülü yerler yerine kibar ve ilginç yerleri tercih eder. hayata büyük ilgi duyar, meraklidir
uyusmasa da esinin yakinlari, dostlari ile arkadaslik etmeye çalisir

havalansa yine zil çalan eteklerim


bugunlerde aklım sureklı cocukluk gunlerımde .. nedendır bılemıorum sureklı anılarım gözumun onune gelıyor...yumartalı, sütlü ve çizgi filmli sabah kahvaltısı ile başlayıp akşam ezanına kadar koşuşturmaca ile geçen, toz toprak içinde eve dönülen özlenesi zamanlar..,anne babamın yatagının sonuna kadar bana acık oldugu günler.. herkesin birbiriyle arkadaş oldugu, çıkarların ilişkilere egemen olmadıgı günler.. sadece yere düştüğümüz zaman agladıgımız onda da yalnız kalmadıgımız günler.. bir an önce büyüme hevesinin içimize kök saldıgı, ne zaman hatırlarsak hatırlayalım içte burukluk gözde nemin eksik olmadıgı günler...bahçe duvarlarının üstünde akrobat edasıyla koşulan günler....
bisikletle yokuş aşağı giderken gözleri kapatıp, kolların iki yana açılabildiği günler....arkadaşlarımızın saçını çektiğimiz, kafasına top attığımız günler.:)))
.hakikaten bu kadar derin özlem duyduğum tek şeydir.bunun ondan sonraki hayatımın çok iyi olması veya çok kötü olmasıyla hiçbir alakası yoktur.çok iyi bir hayatımda olsa çok kötü bir hayatımda olsa o çocukluktaki masumiyeti,çabalamadan küçük şeylerden mutlu olabilme hevesliliğii....anne tarafından ekmek almak için bakkala gönderilip,dönüşte o sıcacık ekmeği köşesini koparıp o nefis kokuyu içine cekerek yemeyi özlemek.....yaptığın hataların çocukluğuna verilmesini özlemek..evde canınız ne demek isterse istesin milletin sadece size acı biber sürerim ağzına tepkisini duymayı özlemek. arkadaşlarınızla kol kola girip önümüze gelene bir tekme yapmayı özlemek..susam sokağını beklemek..simidi gazoza geçirip ordan yemek..
transformers maketleriyle oynamak..pazar günleri bizimkileri izlemek..deliler gibi ip atlamak..boyunun ne kadar uzadığını kendini buzdolabıyla kıyaslayarak anlamaya çalışmak.. tipitip ,minti sakızlarını özlemek...annenizden alacağınız para ile hangi çikolatayı alacağınız, pembe boya bittiği zaman filleri hangi renkle boyayacağınız, doğumgününüzde size hangi hediye geleceğini düşünmek..anne babanın hala genç olduğu günleri, kardeşlerin evlenip başka diyarlara gitmedikleri günleri, sizin evlenip uzaklarda olmadığınız günleri, derslerle, işlerle, hayatın gayleleriyle boğuşup duruken es geçtiğiniz küçük ama önemli mutlulukları özlemek ... ailenizle gittiğiniz lunapark, hayvanat bahçesi gezileridir sabırsızlıkla beklenen...


hayat her yeni sabah kocaman limonlu bir lolipop sunar sana bulutların arasından doğan,batarken de portakallıdır aynı lolipop,gökyüzü masmavi berrak bir deryadır sanki ve sen durmaksızın uçacağını hayal edersin orada.bulutlar tavşan olurlar senin için,ya da dilersen kelebek..ev,koca bir lunaparka dönüşür yağmurlu havalarda.her bir köşe ayrı bir oyun alanıdır artık senin için.her uzaktan kumanda tüfek,her oklava kılıç,her koltuğun tepesi üzerine çıkıp da "hi mennnnn!!!* güüüüç bende artıııııık!!" diye bağırılacak bir dağ,her masa örtüsü pelerin ve her boş koli uzay gemisidir.hele bir de annen komşuya gitmeye karar verdiyse,ev artık değil lunapark,adeta bir cennettir.tüm aynalar bir anda hayranlarınla dolu birer sahneye dönüşür.makyözün olmasa bile makyaj malzemen boldur.önündeyse koca bir gardrop uzanmaktadır,içi sana büyük gelen kıyafet ve ayakkabılarla dolu.ama önemsizdir bu!önemli olan,senin tüm dünyanın görüp görebileceği,sesi,dansı ve güzelliğiyle en muhteşem star olduğundur.
arkadaşlarını yanına katıp,uçsuz bucaksız sandığın o mahalleyiyi keşif gezilerine çıkmana,topraktan yemek yapıp,topraktan tepeler kaleler yapıp,toprakla debelenip,toprakla bir olmana,erik ağacına çıkıp tekrar aşağı inememene,anneeeeeeeeeee!!!!!!!!! mısırcı geçiyoooooooooooooo!!!!paraaaaaaaaa....." diye seslenmeye,bulduğun her yavru pisiye evden süt,yavru olmayanlarına ekmekli süt,köpekçiklere köfte aşırmana,koşarken düşüp dizini kanatmana,arkadaşlarının kanayan yarana tükürükle yumuşatılmış toprak ve üzerine yapıştırılmış yaprak koyarak pansuman(!) yapmasına,sabah 8..akşam 8...bahçede mesai yapmana engeldir yağmurlu havalar.bir de okul vardır tabi tüm bu şahane mesaiyi kısıtlayan ama bununla da başedebileceğini pekala bilirsin.çok bir vaktini almaz okulun da sana sunulmuş ne büyük bir nimet olduğunu keşfetmen.sek sek hanelerini yere çizmek için bir dolu tebeşir,köşe kapmaca oynamak için ideal bir yığın köşe,kayarak inmek için merdiven trabzanları,kavga etmek için bir dolu çocuk ve hatta iyi geçinmek için daha fazla çocuk,ama en çok da kovalamaca ...
güzeldir çocuk olmak..pastel boyalarınla çizdiğin pencereden içeri girmesidir hayatın her sabah,istediğin herşeyi bir fırça darbesiyle istediğin renge boyayabilmendir...gözünü açtığında o günün sana ne getireceğini düşünüp endişelenmemek ve gecenin sana peter pan ı getirmesi için dua etmek...güzeldir çocuk olmak...en güzelidir çocuk olmak...küçükken herkes birincidir.küçük bir çocuğun beyninde, rakip yoktur. her zaman birincidir..yüz metre dünya şampiyonudur, everest'e tırmanan ilk insandır..ben çocukken ne de çok eğlenirdim..şimdi ne zaman ağzı burnu yamulmuş koşturan bir çocuk görsem, o günler geliyor aklıma..boyum 1,40 idi ama kafam dünyalara sığmazdı o zamanlar..şimdi bir bakıyorum da.
yavaş yavaş büyüdükçe zevkleriniz değişir, artık büyümeye başladığınızı anlarsınız. ortaokul yıllarıdır ilkokulu özleten. çevre değişiktir, arkadaşlar değişir. özlersiniz uzun seneler bir sınıfı paylaştığınız arkadaşları, yaşanmışlıkları. ilkokulu bitirdiğinizde gözlerinizden akan gözyaşlarınız aklınıza gelir, gülümsetir. hatırlarsınız ilk kez karşı cinsten birilerine bişeyler hissettiğinizi anladığınız zamanları, şimdi dönüp baktığınızda o zaman "aşk mı bu" dediğiniz hislerdir "çocuktum o zamanlar, nerden bilirim aşkı, sevgiyi" diyerek andığınız. hala çocuksunuzdur her ne kadar daha serbest gezip dolaşsanız da, beğenceleriniz değişse de. farkı biraz daha sorumlu olmaya başladığınızı bilmenizdir. çocukken sorumluluklarınız azdır ya da hiç yoktur. zamana, hayata ve insanlara inat tek yaptığınız yaşadıklarınızdan acı, tatlı zevk almasını bilmektir. birgün büyüyüp kocaman insan olduğunuzda bugünleri özleyebileceğinizi düşünemeden yaşarsınız. iyi, kötü yaptığınız hiçbir davranıştan pek mesul değilsinizdir. ailedir hep kucak açan, sizi avutup, koruyan.. kelimelerin anlatmaya yetmediği, bitmeyecek bir hikaye gibidir çocukluğun özlemi..
cimen kokusu, aksam saklambaclari, misket oynamalar... saatler umrumda diil. anlamlar, istekler... en buyuk istegim oyun... para kazanma derdim yok, paraya ihtiyacim yok ki! omuz silkmeler... kendini hic de sikintiya sokmamalar... sokakta hızlıca atistirilan sandvicler... ortak siseden icilen sular... dizimdeki yara.
cocuklugum...
kaybolan cimen kokusu...
körebe nerde?
o günlere bazen bir şarkıyla, bazen bir sözle dönülür.bütün mahallenin çocuklarıyla oynanan saklambaç, yerden yüksek, istop oyunları, komşuların zillerine basıp kaçmalar, tek derdinizin 5 dk daha sokakta kalabilmek olduğu günler bir bir canlanır gözünüzde.unutulmazdır, unutulmamalıdır
okuldan eve dönünce zar zor kopartılan izinler, yazın gelmesiyle izinsiz, kahvaltıyı yapar yapmaz kapıya doğru hareketlenmeler, kapıdan anneye verilen sözler; “tamam anne, uzaklara gitmem, fazla seste yapmayız biz, sen çağırdın mı hemen eve gelirim, üstümü de kirletmem zaten”… verilen sözlerin hepsi arkadaşlarla buluşuncaya kadardır. onlarla birlik olunca çocukluk başlar. ......
gün boyu bir sürü oyun oynarsınız, oyunda anlaşmazlıklar çıkar küsersiniz birbirinize, sonra etraf gerginleşir. çok değil on, on beş dakika sessizliğe bürünen etraf tekrar coşar. etraftan izleyenler bu çocuklar hiç acıkmaz mı diye merak ederler. acıkırlar elbet ama bilirler ki eve yemek yemeye gidilince dönüşü olmaz bunun. akşam oldu bahanesiyle anneler çocuklarını zorla alıkoyarlar. direnir çocuklar, dayanabildikleri kadar dayanırlar
yaşınız ne kadar büyükse, çocukluğunuz o kadar güzeldir...ben mi ne yapıorum zaman zaman sanırım gerçeklerden bihaber olmayı seçiyorum
bu yazı bıtmez... anılar bıtmez... özlem bıtmez... acı tatlı herşey hazinemiz :))

all we need is sljivovicaaaaaaaaaaa...

yugoslavya'nın ulusal içkisidir. tüm balkanlarda farklı adlarla olsa da içilir. " rakija, erik rakısı" gibi isimlerle de anılır. rakı ile hiçbir alakası yoktur aslında. rengi biraz daha koyudur, erikten yapılır. hayli sert bir içkidir. ev yapımı olanı makbuldür.yapıldıktan sonra özel, güzel görünümlü kristal şişelere konur.özellikle sırbistan'da içerken dikkatli olmaniz gerekir. yüzünüzü buruşturmamaya gayret etmelisinizdir. çünkü bu sizin erkekliginizin ölçüsüdür*. pek bir leziz tadı vardır. ancak bira ya da şarap gibi iyi vakit geçirmek için içilmez. içiliş amacı gerçekten sarhoş olabilmektir, her şeyi bir kadehle unutmaktır... yine sırbistan'da cenaze törenlerinden sonra içmek bir gelenektir. tüm balkanlarda bu içkiden sonra kahve ikram edilir*. çekler bu içkiyi sabah kahvaltısından önce bir shot olarak içerler ve biriken zararlı organizmaları öldürdüğüne inanırlaretkisi yarım saatle 1 saat arasında ortaya çıkar. ağızda bıraktığı ağır tatlı tadı bir yandan mideden yükselen benzin alevi diğer yandan yandan, muhammed ali ile 15 round maça çıkmış gibi olunarak yatacak yer aranır.

sljivovica aşk'tır..
sevdalinkaların en can acıtan yerlerindeki yüreklere saplanan sarhoş notalardır...
sljivovica eğlence'dir... düğünler, göl kenarındaki yaz şölenleri, kendini rüzgara kaptırarak sallanan lambaların altında kurulu ahşap masa ve sandalyelerde oturarak muhabbete dalmış dostlar sljivovica kokar... tıpkı sljivovica'nın muhabbet, dostluk, "bizim oranın havaları" koktuğu gibi...

sljivovica mutluluk'tur... acıyı unutmak demektir. dünyanın en güzel şeyi "uyuşmak" demektir... içiliş amacı gerçekten sarhoş olabilmektir, her şeyi bir kadehle boğmaktır... işte bu yüzden tüm aşıklar içmelidir... karşılıksız aşka tutulanlar bir kere daha içmelidir... acıyla savrulan sarhoş olmayı seçmelidir. her yerde ayni olmasına rağmen farklı isimlerle anılır. yani farklılıkların yudum yudum aynı olduğu yerdir sljivovica... bu yüzden yugoslavya demektir... balkanlardır...
all we need is sljivovica...

klasik müzik tarihçem ve Goldberg Variations ♫ ♪♪ ♫ ♪..wine ..wine wine




Hastayken dinlersem iyileşirim, kızgınken dinlersem sakinleşirim.bence klasik müzüğin anlamı da budur.

Bay E .. gecmiş vakitte yazar kadına sormuştu nereden gelıyordu kadının bu klasık müzik merakı...

1.Antik Çağ (Walkman dönemi):
Çok çok eskidendi. tatilde bir walkman almıştım. Walkman’imi o kadar sevmiştim ki sabah uyanır uyanmaz kulağıma takıyor, gece uykuya dalana kadar çıkarmıyordum. Ancak şöyle bir sorun vardı:yanımdaki tek kaset, aletin içinden çıkan, her yüzüne yirmi dakikalık tek bir parça kaydedilmiş tanıtım kasetiydi. Ön yüzünde Grieg’in piyano konçertosunun ilk bölümü vardı. Arka yüzünde ne vardı hatırlamıyorum, Defalarca dinleye dinleye bütün notaları ezberlemiştim ve kaseti her başa sarışta piller bitecek diye huzursuz olurdum.

2. Amadeus dönemi: Milos Forman’ın Amadeus filmi ve Mozart hayranlıgı. Uzun bir süre ortalıkta “Konfuta-tis, Maledik-tis,” diye mırıldanarak dolaştığımı hatırlıyorum. Filmde kullanılan bütün Mozart eserlerini ezbere biliyordum.

3. Gel zaman git zaman: Vasat bir klasik müzik dinleyicisi oldum, melodisi aklımda yer eden her şeyden hoşlanıyordum. Chopin, Mozart veya Beethoven duyduğumda, çoğu zaman hangisinin hangisi olduğunu ayırt edebiliyordum. Asansörlerde ve otel lobilerinde çalınan bütün klasik müzik eserlerini tanıyordum. Festivale gelen meşhur orkestraların konserlerine gidiyordum, On onbeş tane klasik müzik kasetim vardı.

4. Birinci Ayışığı Dönemi: Kasetlerimden biri Beethoven’ın 14 numaralı sonatı, nam-ı diğer Ayışığı Sonatı’ydı. Geceleri kulağımda walkman yatağıma uzanır ve kendimi kocaman bir sahnede, spotların altında, muazzam bir piyanoda Ayışığı Sonatı’nın üçüncü bölümünü çalarken hayal ederdim. Seyirciler beni hep ayakta alkışlardı. O yaşlardakilerin kendisini madonna filan olarak sahnede hayal etmesi gibi bir durumdu sanırım.

5. Opera dönemi: Çok eğlenceliydi. Çoğunlukla İtalyan aryaları dinlemeye gıderdım. Doğal olarak o dönemde kafayı aryalara taktım ve sürekli opera dinlemeye başladım. Özellikle bilumum tenorların Verdi ve Puccini yorumlarına epey vakıf oldum. Pavarotti’den hiç hoşlanmazdım ama biyografisini almıştım Verdi’nin ve Puccini’nin de biyografilerini aldım. Sonra ben operadan bunaldım. Filmlerde Manhattan’da şık bir evde, mutfakta makarna pişerken salonda çalan aryalara hala pek bir imrenirim.

6. İkinci Ayışığı dönemi: beş altı sene önceydi. Uzun zamandır dinlemediğimi ve özlediğimi farkedip, bir Ayışığı sonatı CD’si aldım kendime. Eski kasetteki yorum öyle kafama kazınmış ki, yeni CD’deki yorum (Ashkenazy) tuhaf geldi. Dinleye dinleye alıştım. Alışmakla kalmadım, eski kasetimden daha çok sevdim. CD’de diğer meşhur Beethoven sonatları vardı, onların bir iki tanesini de çok sevdim.Beethoven’ın bilmediğim ve bilsem muhtemelen çok seveceğim daha bir sürü piyano sonatı vardı.
Bundan yola çıkarak son derece moral bozucu genellemeler yapılabildi. Şöyle ki, daha hiç duymadığım ve duysam bayılacağım kimbilir başka hangi bestecilerin hangi piyano sonatları vardı, ondan geçtim konçertolar vardı, senfoniler vardı, binlerce eser vardı… Seveceğim, aşık olacağım, hayran kalacağım şeylerin daha sadece binde birini tanıyordum..

7. Aydınlanma çağı : * Beethoven’ın tüm piyano sonatlarını dinledım ama daha 21 tanesine hakimim
*Dvorak’ın piyano beşlisi ve çello konçertosu..Takacs Quartet’in yorumu iyidir.. İkincisinde ise favorim du Pre. Rostropovitch ve Yoyo Ma da dinledim ama ikisi de du Pre kadar heyecanlandırmıyor beni. *Chopin’in noktürnleri. Angela Hewitt denedim, hiç hoşlanmadım, kafama çekiçle vuruyor gibi geldi. Ashkenazy’e geri döndüm, huzura kavuştum.* Mozart’ın piyano konçertoları....don giovanni..
albert camus 'nün çok güzel bir sözü vardır bu operayla ilgili şöyle der :don giovanni.tüm sanatların doruğu.insan don giovanni'yi dinleyince ,bittiğinde ,dünya ve varlıklar turu yapmış olur... bach re minör toccata ve füg ..en heybetlisinden kilise orgu ...bach sanki bilinç altına bir kapı açar, çözmekten ziyade iyice karıştırır sonunda yine kendine getirir insanı..



Goldberg Variations ♫ ♪♪ ♫ ♪..

ve aldığım en güzel doğumgünü armağanlarından biri..glen gould,goldberg variations cd si
karanlıkta bir kadeh şarap eşliğinde insanı transa sokar..özellikle ariası tüyleri diken diken etmekte...gerçekten matematiksel müzik bu...
Bu beste hem müzik tarihinde uykusuzluğa çare bulmak için bestelenen ilk eser unvanını almış, hem de Bach'a en çok para kazandıran beste olmuş.
ben çok fazla dinliyorum. İnanılmaz bir müzik. 55 dakika ile 90 dakika arasında çalınabiliyor .
her şey kont hermann karl von kaiserling' in insomniac gecelerine dayanıyor. kaiserling' in siparişi üzerine j.s.bach'ın yazdığı varyasyonlar...goldberg varyasyonları ismi, kontun özel müzisyeni ve aynı zamanda j.s.bach' ın öğrencisi olan johann gottlieb goldberg' den gelmekte..bu varyasyonlar uykusuzluk sorunu çeken kontun uyumasını sağlamak için geceleri j.g.goldberg tarafından çalınmıştır
bazı varyasyonların derinliği, müzikal çoşkusu klavsenle çalındığında hissedilebiliyor. bir varyasyonda, klavsen kaydında sanki buyulenmis gibi oluyorum.

eserin açılışındaki ve kapanışındaki aria'nın elyazmasının ilk ortaya çıktığı yer, anna magdalena bach'ın defteri; bu durumun anna magdalena'nın bu parçayı çalmayı sevdiğinin bir işareti, hatta belki johann sebastian ile anna magdalena'nın arasında bu melodi için "bu bizim şarkımız olsun" muhabbeti olduğu yolunda spekülasyonlar da mevcut...

bach'ın burada besteci olarak gösterdiği ustalık gerçekten etkileyici. bu çemberin 24. çeşitlemede oktava vardıktan sonra devam etmesi, kimilerine bach'ın bu seriyi önce 24 çeşitleme olarak düşünüp sonradan biraz daha genişlettiğini düşündürüyor.
bach'ın bu yapı üzerine kurduğu çeşitlemeler, zamanın piyano tekniğinin neredeyse her özelliğini ve dönemin müzik formlarını çoğunu kullanmış: kanonlar dışında bir füg, fransız stilinde, italyan stilinde danslar, hatta fransız uvertürü ve füg formunda bir çeşitleme var.

çeşitlemeler ilerledikçe müzikal doku yoğunlaşıyor, müzik sertleşiyor. 29. çeşitlemede bach'ın en "heavy metal" parçalarından birini dinledikten sonra, 30. çeşitlemede 10'lu aralık kanonu beklerken, onun yerine bir "quodlibet" ("canınız nasıl isterse") bölümü var; buradaki anlamıyla quodlibet, müzisyenlerin muhtelif halk şarkılarını birbiriyle karıştırarak eğlence ile bulmaca unsurlarını birleştirdikleri parçalara verilen ad. bunun bach ailesinin sevdiği eğlencelerden biri olduğu biliniyor sonra, aria'ya geri dönüyoruz

henüz Bach’i bitiremedim....bir de sırada belgesel DVD’leri var. ...şimdi hangi vakıtteyim ?? . beş cayı konserlerinde ... ya da kış gecelerinde Goldberg Variations ♫ ♪♪ ♫ ♪..wine ..wine wine :))))


Baksana Talihe..İnadına Bach bizi birleştiriyor xoxoxoxoxoxoxoxxxoxox ♥ ♥ ♥

sesimi duymak için acıpta kapatsana heyecan katsana aşk aşk aşk ♥ ♥ ♥

ask, kalp carpintisi, ask, burda kal, ask,
gozlerin, ask, sozlerin, ask, yagmur, ask,
uyu uyan, ask, gitme, ask, arkadaslarla disari..., ask, o kadın kim, ask,
firtina, ask, beni bi daha arama, ask, son. düğünün mü var derdin var aşk şarap şarap şarap aşk pink martini aşk ,deniz dalga aşk aşk, rakı balık aşk aşk , sesimi duymak için açıpta kapat heyecan kat aşk ,yazlıktaki manita aşk ,kumsalda lambada aşk,sarhoşum aşk, bekleyemem bekleyemem aşk,
You take my self, you take my self control aşk aşk aşk,hayat tesadufmuş aşk aşk , Aşk
gecikeceğimi zamanı telefonla haber vermek aşk ,farklı bir haftasonu paylaşmak aşk aşk bebeğimiz olsun dileğim bir oğlan bır kız olsun aşk aşk konserler aşk, seyahat aşk ,pazar kahvaltıları aşk aşk aramassan nöbetlerdeyim aşk aşk ... seni terkedıyoum aşk aşk ..saçındakı şampuan kokusu aşk aşk aşk tokamı sende unuttum aşk aşk aşk benı gıdıklama aşk aşk....yere iner mi göktekı yıldızlar aşk aşk dans edelim aşk , sevıyor sevmıyor aşk aşk fallar aşk aşk ne zaman buluşuyoruz aşk , vallahı öptürmem aşk aşk kıskanıyorum aşk aşk o etek cok kısa aşk aşk beatles, van gogh, don kişot
bir şarap şişesinde aaşk aşk avrupaya gıdelım aşk aşk kıyıları yaşayalım balıkçılık yapalım aşk aşk bana yalan söyleme aşk sarhoş gemiler aşk aşk ben özlemedim seni kedi özledi aşk aşk onu alma beni al aşk çeksene elini aşk aşk paranoyalar aşk aşk adalara gıdelım aşk aşk istanbul akşamları aşk aşk baksanaaaaaaa taliheeeeee aşkk aşkkkkk

BİRAZ TARİH :)) ..Fransa'daki Bogaziçi...Jean Marius Michel

Uzun yıllar İstanbul’da kalarak deniz fenerleri inşa eden, Sultan Abdülmecid tarafından Paşa ünvanı ile ödüllendiren Michel Paşa, Toulun civarında Tamarisk Koyunu tamamen satın alıyor, buraya yalılar, iskeleler, boğaz vapurları inşa ettiriyor... Yani paşa, gönlünün sultanı İstanbul ve Bosphrous’u Marsilya’da yeniden oluşturup, ömrünün sonuna kadar burada yaşıyor

1834’te Avrupa’yı kasıp kavuran kolera salgınından korumak için babası, Blaise Jean Marius Michel’i yanına alıp denizlere açıldı. Yıllar süren açık deniz macerası sayesinde çekirdekten yetişme bir denizci olan Michel, sonunda ülkesine döndü ve Paris Denizcilik Akademisi’ne girdi. Birkaç yılın sonunda deniz subayı olmayı başarmıştı.

Aynı dönemlerde Fransızlar, Osmanlı İmparatorluğu ile Kırım’da Ruslara karşı savaşıyordu. III Napolyon’un emri ile Jean Marius Michel, Napolyon’un arkadaşı Kont Montenegro’nun Karadeniz’de kayalara bindirmiş gemisini kurtarmaya geldi. Ancak denizdeki sinyalizasyon eksikliği nedeniyle çok zor anlar yaşadı. O sırada Montebello’yu sağ salim Fransa’ya götürmesinin hayatının akışını değiştireceğini ise tahmin bile etmiyordu.

Bu başarıya imza atması sonucunda Napolyon kendisine "Dile benden ne dilersen" dedi. Blaise Jean Marius Michel’in yanıtı kısa ve netti: "Doğu Akdeniz’de deniz fenerleri inşa etmek istiyorum. Tüm seyahatim boyunca bunun planlarını yaptım."

Gerekli izni aldı ve 1855 yılından başlayarak Osmanlı İmparatorluğu sahillerine deniz fenerleri inşa etmeye başladı. Bunların 120’sinin işletmelerini de kendisi almıştı. 1879’da, modern İstanbul limanının inşaasındaki gayretleri nedeniyle kendisine Sultan Abdülmecid tarafından "paşa" unvanı verildi. Bu gelişmeler sonrası uzun yıllar yaşamını hayran kaldığı İstanbul’da sürdürdü.

Mişel Paşa’nın İstanbul aşkı Güney Fransa’ya döndüğünde de tükenmek bilmedi. Sonunda Marsilya yakınlarında, Toulon civarında bulunan Tamarisk Koyu’nun tamamını satın alıp, burada yalılar, iskeleler ve Boğaz vapurları inşa ettirdi. Artık sadece siyah-beyaz kartpostallarda kalan o Boğaz vapurlarına ise Bosphorus ve İstanbul adını verdi. 1819-1907 yılları arasında yaşayan denizcinin yarattığı Tamarisk, İstanbul Boğazı’na benzerliği ile şimdi bile görenleri hayretler içinde bırakıyor.


Bosphrous ve Istanbul!! Nasıl bir özlem ki Bogaz’ı yalıları, vapurları, hatta bitki örtüsü ile beraber bir eşini Fransa’nın güneyinde yarattırıyor Mişel Paşaya.....

Bir Eylül akşamı....olamaz mı? olabilir..♥ ♥ ♥

adı hüzünle anılan güz mevsiminin en güzel aylarından biri olan eylül... sarı yapraklar gecenin karanlığında usulca hışırdarken denize karşı mehtapta oturmak geldi aklıma... saçların savrulur hafiften, gece sarar her yanını eylül akşamlarında.şarkılar fısıldar rüzgarlar kulaklarına.için sızlar.hafiften üşürsün, tüylerin diken diken olur.ama o üşümek o kadar hoş gelir ki, hırkanı almazsın üzerine, izin verirsin seni üşütmesine havanın.denizin kokusu gelir burnuna... tenin nemlenir yağan çiyden sessizce,fark etmezsin...

EYLÜL AKŞAMI... Sevgili Bulent Ortacgil'in habersiz tesadüfler üzerine yazdıgı muhteşem şarkı.......zor olan, olmayan değildir ......


hiçbir neden yokken ya da biz bilmezken tepemiz
atmış ve konuşmuşuzdur
onca neden varken ve
tam sırası gelmişken hiçbirşey yapmamış ve
susmuşuzdur

aynı anda aynı sessiz geceye doğru
içim sıkılıyor demişizdir.
aynı sabaha uyanırken
kimbilir aynı düşü görmüşüzdür
olamaz mı? olabilir


onca yıl sen burada
onca yıl ben burada
yollarımız hiç kesişmemiş
şu eylül akşamı dışında


belki benim kağıt param, bir şekilde, döne dolaşa senin cebine girmiştir
belki aynı posta kutusuna değişik zamanlarda da olsa birkaç mektup atmışızdır
ayın karpuz dilimi gibi batışını izlemişizdir deniz kıyısında
aynı köşeye oturmuşuzdur köhnede belki de birkaç günarayla
olamaz mı? olabilir

onca yıl sen burada
onca yıl ben burada
yollarımız hiç kesişmemiş
şu eylül akşamı dışında

bostancı dolmuş kuyruğunda sen başta ben en sonda öylece beklemişizdir
sabah 7:30 vapuruna sen koşa koşa yetişirken, ben yürüdüğümden kaçırmışımdır
aynı anda başka insanlara, seni seviyorum demişizdir
mutlak güven duygusuyla, başımızı başka omuzlara dayamışızdır
olamaz mı? olabilir


onca yıl sen burada
onca yıl ben burada
yollarımız hiç kesişmemiş
şu eylül akşamı dışında




.....Bach bizi birleştiriyor xoxoxox

TERAZİ BURCU ERKEĞİ VE KADINIIIIIIIII

TERAZİ ERKEĞİ

bu adamlar oturdukları yerden o kadar çok şey düşünürler ki, tanrının okaliptus ağacı bile bu kadar düşünse erer yani. herşeyi düşündükleri için her olasılığı da hesaba katarlar. o yüzden bu tipleri şaşırtmak, bu tarz adamlara sürpriz yapmak çok zor olabilir. çünkü bu tipler sürprizlerinizi bile önceden kafalarında bir olasılık çemberi dahilinde varetmiş olabilirler.

bu adamların amacı düşüne düşüne bağdata ermektir. nirvanayı görüp, tanrının karşısına çıkmaktır.(tabii düşünürler bunu da: ya yoksa, ya varsa?) neden" sorusunu diğer burç mensuplarına göre çok daha fazla kullanırlar ve hayatlarının her evresinde sorup dururlar çeşitli konularda: "neden?" veya "niçin?"
çünkü bu adamlar kısa ve öz anlatımlardan tiksinir, öküzün altında buzağı ararlar

kazanova switchleri doğuştan gelir bu insanların..
umursamaz tavırları, , isteksiz yaklaşımları, az ama mantıklı konuşmaları kızların çok fazla ilgisini çeker. gizemli adam olmak default bir özelliktir bu tip insanlar için.
zarafetin anlamını bilen ve taşımayı seven...kavgasında,sohbetinde ve tüm yaşamında çirkin sıfatını alabilecek hiçbir duyguya ve tavıra izin vermeyen erkektir
karşı cinste zerafet ve güzelliğe önem verirler.her ne kadar romantik olabilse de her an bırakıp gidecekmiş gibi bir hali olur.herkes tarafından sevilmek ister; bu nedenle oldukça hoşgörülü ve politiktir


tespit insanıdır. . james bond'un atlamayan, zıplamayan versiyonlarıdır adeta. gözlemci ruhları
azıttığında, ortama giren bir bireyin neden kravatının çift katlı olduğunu bile tespit edebilirler. veya park alanında bulunan bir otomobilin neden yamuk parkedildiğini...

terazi, insanları yargılayan hâkimdir. kararlarını olaydaki gerçekleri tartarak verirler. sadece soyut öğrenme merakıyla tartışır. derin incelemeler yapıyormuş gibi görünürse de, öyle değildir. göründüğü kadar her işe burnunu sokan dedikoducu bir insan da değildir.
sizi birinin nasıl derinden incittiğini anlatmak için o'na koştuğunuz zaman takındığı tavır kadar sinir bozucu birşey olamaz, ilk sorusu, "sen ona ne yaptın?" olacaktır. sonra da, siz öfkeden çığlığı basıncaya kadar, hangi noktalarda sizin de aynı derecede yanlış davrandığınızı sayıp dökecektir. istediğiniz kadar çığlık atın. sizin haksız olduğunuzu düşünüyorsa, taraf tutmayacaktır, duygusal imâlarınıza da aldırmayacaktır.

Tüm sorunlarınıza kusursuz çözümler bulacak ve sorduğunuz her soruya cevap verecek ve bundan asla sıkılmayacak erkek tipidir.. Ancak onda tüm genç kız rüyalarınızın cevaplarını bulacağınızı sanmayın. Onların bir kısmını değiştirecek, diğerlerini de tartışacaktır

Terazi burcu erkeği karışıklıktan nefret eder; ruhsal dengesini koruyabilmesi için gerçekten herşeyin uyum içinde olmasına ihtiyacı vardır. Onun evi, dış dünyanın gürültülü karmaşasından uzak , güzel, sessiz bir vaha olmalıdır.
radyo ve televizyonun sesini kısık tutun, yemek kokularının da o'nun hassas burnunu rahatsız etmemesine dikkat edin. soğan çorbası ve sarımsaklı ekmek pişirmek zorundaysanız, ev büyük kuzey ormanları gibi kokuncaya kadar ortalığı çam kokulu deodorantla sprey-leyin.

terazi burcundan kocasına ekmeği paketinden çıktığı gibi servis yapan, , süt şişesini, yiyecek kutularını o'nun görebileceği yerlerde bırakan bir eş, düşünebileceğinden çok daha kısa bir sürede pek hoş olmayan bir dul yaşamına doğru yola koyulmuş demektir. . kendisi altı domuz kadar dağıtıp dökücü olabilir, ama yere atıp bıraktığı çoraplarını sizin toplamanızı bekler.. o'nun iç gözlem konusunda zayıf olduğunu unutmayın. mutsuzluğunun yüzünüzü kreme bulanmış görmekten ya da çocukların reçele bulanmalarından kaynaklandığını anlamayacaktır. portakal rengi duş perdesinden nefret ettiğini veya şöminenin üstünde asılı olan ve george washington'u delavvare'den geçerken gösteren taş baskısı resmin artistik zevkiyle taban tabana zıt olduğunu farketmeyebilir. gece yatarken ve sabah kalkınca hep sizi öpmeyi unuttuğunu anlayamayacaktır, ancak mantığı o'na birşeylerin dengede olmadığını söyleyecektir.ve.tipik terazi nezaketiyle, şikâyet etmeyebilir; ama sekreteri ve onun ince zevki kocanıza hergün biraz daha çekici görünebilir.
evi pırıl pırıl ve zevkli hale getirin, en güzel parfümünüzü sürün, saçlarınızdaki bigudileri çıkarın, televizyonun sesini kısın, güzel açık mavi duş perdeleri alın ve şöminenin üstüne george'un resminin yerine degas'nın güzel bir tablosunu asın. o zaman, bir sabah uyandığınızda, bütün davranışları değişmiş, tamamiyle yepyeni bir erkekle evli olduğunuzu göreceksiniz.
Teraziler için önce eş sonra çocuklar gelir. Aile genişledikçe onun size olan sevgisinin azalmasından korkmanıza hiç gerek yoktur

bir kez kararım verdikten sonra da yanlış birşey yaptığından kuşkuya düşerse, hiçbir uyarıda bulunmadan kararını değiştirebilir.
terazi erkeklerindeki dönekliğe eğilim inkâr edilemez

tembeldir (ama tek kelime harekete geçmesini sağlayabilir), inatçıdır (ama hatalıysa özür dileyebilir), ağzı çok iyi laf yapar (ama söyleyecek şey bulamadığı zamanlar da olur), sanata yatkındır ,gösteriş meraklısıdır (göstereceği şey genelde görmeye değerdir), tutarsızdır (ama denge kurmaya çalışır), gıcıklık yapma yetisi çok gelişmiştir (ama sevilebilir)


sakinlik, sabırlılık, tembellik ve umursamazlık.
pek tabii ki bu özelliklerin anası umursamazlıktır. umursamaz oldukları için sakin, sabırlı ve tembel olmaları beklenen bir şeydir onlar için.

sizin bütün sırlarınızı öğrenmek o'nun pek fazla ilgisini çekmez, ilk bakışta ilgileniyormuş gibi görünebilir, ama ikinci bir kez daha bakın. çoğunlukla burnunun birkaç santim altında neler olup bittiğinden haberi olmaz. neler olduğuna o'ndan başka herkes dikkat eder. cehennem buz tutuncaya dek tartışsa da, amacı kişisel niyetleri öğrenmek değil, dengeli bir yargıya ulaşabilmek için kuramsal teoriler üzerinde durmaktıro yalnızca gerçekleri sınıflandırarak, onları uygun yerlerde bir araya getirmek ister. o, herşeyin nedenlerini ve sonuçlarını parlak bir mantıkla tartışır ve vardığı sonuçlar genellikle hakça, doğru, mantıklı ve yararlı olur


gürültünün uyum duygusunu bozduğu kalabalık yerlere o'nu sûrüklemeyin. yabancılardan oluşan kalabalıklar o'nun ruhsal dengesini bozar. bütün terazi burcu insanları içgüdüsel olarak insan topluluklarıyla fiziksel temastan hoşlanmazlar. o'nun sosyal yaşamında bol bol zekî, kültürlü, parlak insanlar olacaktır, ancak grup iki düzineden fazla sıcak vücudu bedeninde hissedeceği kadar genişleyince, açık havaya çıkmak için çabalayacaktır
terazi eli açık bir insandır, paranın insan yaşamına güzellik ve mutluluk getirecek eşyalara ve faaliyetlere harcanması gerektiğine inanır


hayalleri büyüktür, hedefleri büyüktür.. ve fakat koyduğu hedefe ulaşmadan da içi rahat etmez hiçbir zaman
daima sevilen ve aranan insan olmuştur. sadık ve saygılıdır. sert mizaç ona göre değildir. meraklıdır ve öğrenme isteği asla bitmez. iyi bir konuşmacı olmasından dolayı kendini dinletmesini bilir
zevkleri iyi kötü gelişmiştir hani diğerlerine göre.. yemekmiş, giyimmiş pek ince düşünürler. kolay beğenmezler..

hayattan beklediği en büyük şey, takdir edilmektir. takdir ede ede bu kişiye her istediğinizi yaptırabilirsiniz
alay edilmek, dikkate alınmamak, umursanmamak...
terazi erkeğine dünyayı dar eden üç şey..

bu insanlar karsi tarafi kirmamak icin cok buyuk fedakarliklar yapabilirler, insanlara cok deger verirler
sanatsal yönleri çok gelişmiştir. çoğu resimde yeteneklidir. en olmadı renk uyumundan veya dekorasyondan anlarlar.


Çocuklar onun adalet duygusundan her zaman yararlanacaklardır. O büyük çocukların bebeği hırpalamamalarını ve en küçüğün en büyük kardeşin bisikletini kırmamasını sağlayacaktır.

bir terazi erkeği, kesinlikle güzellik ve estetik hastasıdır. Masadan sandalyeye, yoldaki taştan civardaki binaların boyasına kadar her türlü nahoş görüntü onu rahatsız eder Uyumludur asla aşırı itirazlarda bulunmaz, tepkisini dile getirir, çoğunluk ona karşı ise ısrarcı olmaz, sürüye uyar, koyun değil demokrattır!


konuştukça çekerler sizi içlerine doğru.cezbesine kapılmamak elde diildir.her konuda bi fikirleri vardır.okumayı yazmayı araştırmayı bilmeyi severler çünki.akılları potansiyel bi güçtür ellerinde
hoşturlar ve hoş sohbettirler ancak sonuna kadar tembeldirler
bu adamdan pek çok öğüt alacaksınız

venüs'ün etkisinde olsa bile, terazi erkeğiyle bir aşk ilişkisinin sonsuza dek düzgün ve sakin yürüyüp gideceğini sanacak kadar saf olmayın
terazi'yle yaşanan bir hayat, tanrıların altın içkisinden bir kâse içmiş kadar sarhoş edici, kahkahalarla dolu ve ancak olimpos dağında sıçrayıp oynayan tanrıların bildiği kadar rahat bir özgürlükle dolu olacaktır.
en az doksan yaşına gelinceye kadar karşı cinse ilgisini kaybetmeyecektir.

eglenceli, keyifli, zeki, sakin, kolay anlasilabilen erkekler bu burca mensuptur...
ayrica ideal sevgili burcu erkegidir der,bayanlara selam ederim...


TERAZİ KADINI

yaşadıkları her alanı güzelleştirmek konusunda ustadırlar,haksızlığa tahammulleri yoktur,kendileri ya da birbaşkası haksızlığa uğradığında savaşa herzaman hazırdırlar

dengedeyken mükemmel bir insan olabilirler ama dengeleri bozulduğu anda hem kendisine hem de çevresine zarar verebilirler. çevrelerinde bulunan yanlış bir kişi, yanlış bir söz dengelerini bozmaya yeter. kararsızlıklarının asıl nedeni, en doğru kararı verme çabasıdır
örnekle açıklayalım
masada birisi ona yalan söylüyorken terazi bayanının aklından şunlar geçer:acaba bana neden yalan söylüyor,güvenmiyor mu?aile ortamı büyüme şekli yüzünden mi?böyle olması onun suçu mu,benim mi,kaderin mi?o mu sallamıyor ben mi bıraktım uğraşmayı biz mi kaybediyoruz bu arkadaşlığı?karşısındaki yalanı bitirene kadar o bişeyleri kafasında çözmüş tatlı tatlı gülümser


mistik konulara,hayatın anlamına ve farklı bakış açılarına karşı hevesi bitmez tükenmez


Terazi burcu kadını cazibeli, güzel, estetik, yaşam dolu ve uyumlu yapısıyla dikkat çeker Hoşsohbettir ve insanlarla fikir alışverişinde bulunmaktan keyif alır. iyi huyludur ve güzellikten çok keyif alır.

Güzellik anlayışı çok gelişkin olan terazi burcu kadınının kendine has bir tarzı vardır

Rahatlıktan ve keyif yapmaktan hoşlanan terazi kadını, zora gelmeyi sevmez. her şeyin hazır bir şekilde ona sunulmasından çok büyük haz duyar
neşeli, hassas ve duygusaldır. Olayları kendi duygularına göre yorumlar. Önemli olan kendisinin ne hissettiğidir. Bu nedenle doğru bildiğini uygulamaktan çekinmez.
sevip sevilmediği bir ilişkiyi asla devam ettirmez



karşı cinsi çok çabuk etkilerler, güçlü ve sağlam bir çok büyük dengesizlikler gösterebilirler, bir gün çok iyi davrandıkları birine ertesi gün hayatı zindan edebilirler. çok zarif ve kırılgan değildirler, genelde dominant bir tarafları vardır. eğer bir konuda çok ısrar edilir üstlerine gidilirse çıldırabilirler.

genelde meraklı olurlar ve hayatlarındaki her şeyin uyumlu olmasını isterler. geçinilmesi zor burçlardandır
kendi içinde yaşar kendi içinde aşarlar. istemedikleri bir şeyi yaptıramazsınız çok pis azar yersiniz. yanlışınızı yüzünüze söyler mizacı sert kaçabilir kalbinizi kırar.. sonra da pişman olur he deseydim de sussaydı bi yerim eksilmezdi der. ama bi daha olsun bi daha da aynısını yapar.

kararsızdır: o öyle kararsızdır ki yeni doğduğunda annesinin hangi göğsünden süt emmesi gerektiğine dahi karar veremez. bu kararsızlık ilerde "pilav üstü döner mi yemeliyim" yoksa "iskender mi yemeliyim" şeklinde sürse de , bir terazi burcu kadını asla "iki kişi ya da iki iş " veya herhangi bir konudaki "önemli iki seçenek" arasında kalmayacak kadar kararlı ve zekidir. onunla birlikteyseniz, o size "hangi kazağı alayım aşkım" dediğinde bunu dikkate almalısınız. çünkü bu onun için o anda büyük bir kaos oluşturmaktadır, bu kararsızlık tüm dengesini alt üst etmektedir ve sizden , en sevdiğinden yardım beklemektedir. ona "maviyi al" dedikten sonra nedeni de mutlaka belirtilmelidir. çünkü o zekasıyla kanıtlamadığı bir şeyi asla yapmaz.

sevimlidir: yönetici gezegeni venüsün güzelliğini almış olsa gerek ki, hemen hemen bütün terazi burcu kadınları çok güzeldir.. onlar duru ve doğaldırlarü. onun gülüşüyle eriyebilirsiniz.

öncüdür: bu tatlı kedi yönetilmekten asla hoşlanmayacaktır. ama uzlaşmacı yapısıyla da dikkat çeker , ona bir şeyi asla zorla yaptıramazsınız.
fakat terazinin kefelerinin dengesi alt üst edildiğinde ve aranızdaki uyumun bozulduğunu en önemlisi de onu artık anlamadığınızı düşündüğünde kızgın bir demir kadar sert olacak ve tüm dürüstlüğüyle ilişkisini bitirecektir.

oldukça sosyaldirler, girdikleri her ortamda zariflikleri ve konuşkanlıklarıyla dikkat çekmeyi başarırlar. insanlara gerçekten değer verirler, saftırlar. arkadaşları için yapamayacakları şey yoktur.

kıskançtır: onun yanında başka bir kadına asla ilgi göstermemek gerekmektedir, kıskanacaktır
farkettirmeselerde spot altında olmak çok hoşlarına gider.
şımarıklığın en çok yakıştığı burçlardan biri olsada yeri geldiğinde bu burç kadını çok iyi mütevazilik örneği gösterebilir
en iyi dost bu burcun kadınlarından çıkar. sır saklamada üzerlerine kimse tanımam.
dedikoduyu sevmem derler, yan cebime:) bayılarak severler; yalnız dinlemede kalırlar. laf onlardan öteye gitmez.


iyi niyet elçisi gibidirler, küsleri barıştırırlar.
herşeyi tartar, ayrıntıcı, vıdı vıdısı yok, ne yaparsa kendisine yapar. lüks restoranlarda da, salaş lokantalarda da mutlu olabilen tek kadın cinsi.

bir kavuşturur bir ayırır yollar xoxo



LEONLAR ÖLMEZZZZZ


kadının aklı sureklı monolog halındeydı konudan konuya gecıyordu içindeki dıaloglar... ve kadın hepsını tek bir çözume baglıyordu ben güçlü bir kadınım ..herşey güzel olacak !!

şu sıra güzel mi kötü bir donem mi bılemıyordu. ıyıyı ve kötuyu her zamanki gibi en uçlarda yaşıyordu.bugunlerde kadın ya cok uyur ya da hıc uyumaz olmuştu..kopyalanarak cogalabılır mıydı acaba ruhu ?? monologların ardında bir de ıcınde bir fon muzıgı vardı. babazuladan biz sıze aşık oldukkkk hıc susmuyordu muzık şıkışıkıcıkıcıkı melodıler ..delirmiş miydi evet ama durun daha bıtmedı bir de kadının gozune gelıp gıden goruntuler vardı neymış o beyzanın kadınlarını mı ne ızlemış bayan. oradaki şizofren kadın gibi bir rabıa bir ayşe bır beyza oldugunu sanmıomuş ama onların goruntuleri gelıomuş gozune...fılmdeki gibi galatasaraydaki mevlevide sokaklarda kaybolmak ıstıyormuş. bir de tabutta rövaşata varmış bir köşede. ordakı benı taksıme gotur sahnesı aklına gelıp guluyormuş kadın

.ama o leondaki mathıldaymış ve buyumesi bitmiş...leon un o tahta sandalye yerıne gelıp arttık yanında uyumasını ıstıyormuş...süt içip transformers ızlemekten sıkılmış. kadının bugunlerde bu arıza hali cok erotık bir hal almış daha mı çekici olmuş ne?? :)) x adam kadına beşinci element oldugunu söylemış diger büyük x adam ise yırmı yıl gerıye donup askerlıge bıle yapmaya razıymış bayan için..kadın kacıyormuş bu x lerden ... leon mu ne dıomuş ?? gençliğinde o gunlerın uzerıne onca yaşanmışlıklardan sonra kadının yanında yıne o genclıgındeki gunlerdekı gıbı mutlu oluomuş.bu ınanılmazmış...en son rakı balık yapmışlar ..çiçekler alınmış. .aşk sözlerı fısıldanmışş ama leon sag gösterip sol vuruyormuş..gıtmek ıstemeyıp hep kalmak ısteyen leon eger ki kalırsa herkesın bişeylerın ters gıttıgını düşüneceğinden korkuyormuş...ne kalıomuş ne gıdıyormuş kadını bırakmıyormuş..kadının gözleri artık görmez kulakları duymaz olmuş..

yenı yılı beklıormuş. kadın her yenı yılda cok heyecanlanırmış. geyıklı noel babaların zıllerını duyar , kar yagmasını seyredeer şarap ıcer sarhoş olur körkütük aşıklar gibi deli dıvane dolanır gulermiş kendı kendıne leon olmadan da mutlu olurmuş .

kadının bugunlerde yeni bır alışkanlık edınmiş gecelerı telefonda konuşup kahkahalar ıcınde sohbetler ettıgı bayan ş varmış. gecenlerde ortaköyde takılar almışlar.bayan ş ona bir kaplumbaga almış.yenı ev demekmış belkı ugurlu gelırmiş. sonra beraber aynı bıleklıkten almışlar ama bızım bayan o bıleklıgı ugursuzluk getırdıgını düşünmüş onu taktıgından beri mutsuzmuş gecen gece cıkarmış onu. ve tatlı kızarkadaşı bayan ş'nin ona uzaklardan getırdıgı akik taş kolyesını takmış artık cokta mutluymuş ..şansa hazırlıklı bir anında gelmış bu taş ona sanırım :)) bayan arkadaşlarıyla cok mutluymuş hele ki arkadaşı bayan b kımseyle paylaşamıyormuş onu....bayan b ile sabah 8 sohbetlerı meşhurmuş. :))

bi de deniz kabugundan kulluklerı olan bay varmış. bu adam huzur doluymuş hep. adam bugunlerde yollardaymış yakında ortaköyde saçlarını cok sevdıgı bayanı bekleyecekmış.bayan bir muzık keşfetmiş hanı yine şu şıkışıkıcıkıcıkı olanlardan... :))) adama dınletecegı ıcın cok heyecanlanıyormuş.belki yine adamı cok seven restaurantcı amcaya gıdılır ve belki ekmekle bir tatlı daha yerler ve adam tatlıdan sonra bir çay daha ıkram ederek kadına ben bay z yim dermiş.kimbilir belki de deniz kabugundan olan kulluklerıyle bu kez ruzgarı dınlerlermiş..

şımdılerde en son kadının aklında aşk varken bı suru şarkılar varmış...fonda shıvaree goodnıghtmoon melodısi.. dudaklarda ise " aşk dagıtır gıbısın ya hani banaaaaaaaaaaaa sar beni sarmala verme başkasına kördugum ol benımle sakin açmaaaaaaaaaaaaaaaa... baksanaaa taliheeeeeeeeeeeeeeeeeeeee :)))) kadın gucluıymuş ınanıyormuş kalbının ıstedıgı olacakmış..kadın bu gece aklından butun monologları atmış.lambada dınlıyormuş. bay x ler z ler aklında yokmuş..gelecek guzel gunler varmış. portakal ve lımon agaclarıyla dolu bahcede hanımelleri.... yalınayaklar çiçekleri sulayacakmış....penceresının kenarına koymak uzere işlenmiş mavi mavi camdan şişeler almış..

.. kadın gecen gun bir yaşlı nıneye rastlamış...yaşlı teyze nazarlıklı bıleklıkler satıomuş.cok düşkün durumda oldugunu ve bıleklıkten alırsa onun duasının bayana cok yararı olcagını söylemış bayan duraklamışş.alıp almamakta kararsızmış..yaşlı nıne demış ki benim uşak balıkçıydı denizde öldu evımin kıra parasını topluorum al sen bu gumuş bıleklıgı benı dınle demış bayanın elını tutmuş... bızım kadın cok etkılenmış..hayallerı arasında eşi balıkçı olacakmış cunku korkmuş cok uzulmuş hemen bıleklıgı almış sankı o bıleklık butun denızdekılerı koruyacak artık gıbı hıısedıyormuş bızım bayan. dedik size bayan delirdi....

kadın en son yakın dostu bayan n ile gıttıgı adaya yakında yıne gıdıcekmış...cok sevdıgı kınalıadada
yaza elveda demek ıstıyormuş..bugunlerde hep arkadaşlarlarla olacakmış bayan beriiyle dedikodular yapacakmış en son asmalı mescıtte ottoda dans etmiiş bayan oncesınde sokaklarda masalarda sohbet ederken elinde harmonıka calan bir cocuk gelmış masaya kadın hayallere dalmış memleketını özlemiş..leonla mostar köprüsünde gece şarap kahve içeceklerını hatırlamış..ertesı gunlerde kadın kendıne tarot falı bakmış sevdıgı kart kupaların onlusuymuş.kartı goruntusunde bir çift varmış kolkola elllerinde havaya kaldırılmış bir kadeh ve başkalarının gözlerı kımın umrunda dıyerekten mutluluga gıden yolda yuruyorlarmış..


aa bir bay daha varmış kadın cok sevıyormuş onu masmavii gözleri olan bir sarhoşmuş..kadın galiba en cok bayımla her akşam votka şarap rakı sarhoş olmak ıstıoyormuş .arkadaşları ölürsünüz içmeyin dıyene kadar içeceklermiş..

...kadının gozunde bir fılm sahnesı daha varmış tabutta rövaşatadan kalma... soguk bir şubat günü gunduz rakılarını ıcıp bir sandalla acılıp ııcinde sonsuz uykulara dalmak... 3200 metre derınlerde yıne kadın.


. harbiden ya bu ne bıcım hıkaye böyle dimi ?? yok ben anladım anladım kadın artık yapayalnızmış sadece bır balkonu olsun saksıda çiçekleri olsun ıstıyormuş..oyun bitmiş leon ölmüş..artık vakıt mathıldanın yatagında kök salma vaktıymış..kadın artık denizde balık misali uykuya dalıyormuş..başucunda bır kum saati sızlerı ızleyecekmış. gerı dondugunde kum saatınden akıp gıdenlerı unutacakmış yeni bir zamana ıhtıyacı varmış..yarından haber yokmuş..sizlerden bir istegı varmış. yoklugunda dolunayı yalnız bırakmayın...saksıda bir çicegınız mutlaka olsun ve onunla konuşun...otomobılle bir tatıle cıkın geze geze gıdın tıngır mıngır gıdın ayran için çöp şiş yiyin yanyana fotograf cekilin ...aslında bu kadının isteklerı bıtmez ıyısı mi siz naif yaşam yolunda ılerleyin..

.bir kavuşturur bir ayırır yollar xoxox

MAGMA YOLCULUĞU ÖNCESİ SEVGİLİYE XOXO


ISLAK SEVDALILAR

baba zula'nın duble oryantal adlı cd'sinin 13 numaralı 5 dakika 2 saniye süren enstrumantal parçası ve cd'nin en güzeli..

öyle salak salak oturup, şarap içip dinlemek farz olmuştur.sözsüz olmasına rağmen insana kafasından milyonlarca söz yazdırır...ask ask ask, kalp carpintisi, ask, burda kal, ask, gozlerin, ask, sozlerin, ask, yagmur yagmur yagmur, ask, uyu uyan, ask, gitme, ask, arkadaslarla disari..., ask, o kadın kim, ask, firtina, ask, beni bi daha arama, ask, son. ask..şimdi ben; ne yana bakacağını bilemez halde; bin sersemlikte.

içinde fırtınalar koparken sadece gözlerini devirenlerin, boğazında beton taşıyanların, yutkunamayanların, yutamayanların, yutsa bile sindiremeyenlerin, kendini üzmek pahasına kendine aşamayacağı duvarlar örenlerin, "bir bilsen"lerin, "sus dedin sustum"ların, "unutmadım ben vazgeçtim"lerin, "olamadı"ların, "artık çok geç"lerin, üstü kapalı bir şeyler söylerken bile içi titreyenlerin dili, türküsü

yağan yağmur mu, gözyaşlarım mı ıslatıyor yüzümü bilemiyorum.
ıslaklığı bu yüzden bu öykünün. bir bilsen diye demişti ya bir kız, bir yerlerde...bir saatim var sudan etkilenmiyor, basınca dayanıklı. sensizliğe dayanamıyor. zaman sen yokken geçmiyor, ne tuhaf

rüzgar esti dedi kii ..üzülme.. herkes zaman zaman yitirir sevme, sevebilme yetisini..
sığındıklarından çıkıp taa gözünün içine bakacaksın bir gün tekrar yaşamın.. sığındıkların sana sığınacak sonra.. tüm yanlış anlaşılmaları tüm eksik gedikleri tüm ıskaladığın ve tam ortasından vurduğunu sandıklarını tekrar öpeceksin göz çukurlarından.. bağışlayıcı sevgin ile..

üzülme.. gelecek tekrar senin olan sana..
saçlarını tarayacak..... karışıklığını tarayacak
evet Hayat bana kıyak geçiyor bu aralar. ..
uçaklar rötar yapsa da havalimanları sohbet edecek güzel insanlarla dolu..yağmurlar yağıyor, sonra tam ben üzgünken güneş var diye iniyorum otobüsten yürümek için..telefonuma mesaj gelıyor senin adını goruyorum küçük ekranımda

oradaymışsın, fark ediyorum. Liseye gidecek yaşa döndüm yeniden, istersen uzanabilirsin gerçekten..

*****************FRANCESCA... DERİN NOT *****************

Aklımdan 3 şey geçiyor. Birincisi şalgam suyumla rakımı dün içerken kadehime bir kuş tüyü kondu. Arkadaşım melekler kanadını döküyor dedi. Eve geldim balkondan bir kuş tüyü daha içeri girmiş...3.sü keşke kapı çalsa o geri dönse ve benden kolay vazgeçmesee

beklemesini bilenin herşey ayağına gelirmiş ..peeeeehh !! yok artık daha neler :))




Bekle, bekle, bekle...
Yarını bekle. O telefonu bekle. Gelecek parayı bekle. Hele bir pazartesi olsun, bekle. Yaz olsun, bekle. Seyahatten dönmeyi bekle. Eylül'ü bekle. Kriz geçsin, bekle. Doğru zamanı bekle. Falların çıkmasını bekle. Piyangonun sana vurmasını bekle. Mesaj bekle. Onun kafayı toplamasını bekle. Kararın çıkmasını bekle. Seni anlamalarını bekle (Daha çok beklersin ya). Kafana saksı düşmesini bekle.

GELMESİNİ... GİTMESİNİ...
Gelmesini bekle. Çok sıkıldın, gitmesini bekle. Kurtarıcını bekle. Kendini arıyorsun hep meşgul çalıyor, hattın düşmesini bekle. İlham perilerini bekle. Keşfedilmeyi bekle. Beyaz atlı prensini bekle. Keçileri kaçırıp, tümden sıyırmayı bekle. Bu iş olacak ama sen bi bekle. Ne olduğunu sen de bilmiyorsun ama bir mucize bekle. Bekle babam bekle. Hayat aksın o sırada, atı alan Üsküdar'ı geçsin, onlar gülsün, onlar eğlensin, onlar istediğini yapsın, sen bekle! Kılını kıpırdatma ama hayallerinin gerçekleşmesini bekle. Her şeyin zamanı varmış, sen dur, sen bekle. Peki kuzum, nereye kadar? Hiç sordun mu kendine?

ŞİŞMEDİNİZ Mİ HÂLÂ?
Biz beklerken akan şeye hayat deniyor olmasın sakın! Sabreden derviş sabretmekten gebermiş olmasın sakın! Belki bazen beklememek, eyleme geçmek, rotayı değiştirmek daha iyisidir. İpleri ele almak, kuklalıktan çıkmak bazen en güzelidir. Tabii, bazen beklemek ilaçtır, doğru zaman dedikleri doğrudur ama ya şu bekleme işini bahane ediyorsak. O zaman ne olacak? Yoksa siz beklemekten şişmediniz mi hâlâ. Düşünelim, taşınalım, hep beklemeyelim derim ben. Hem bekleyince sıranın bize geleceği ne malum?


Ayşe Özyılmazel..

kadehleri devirelim bu sevdalınkayla !! adı mı mito mu ?? yooo yoo bende saklı :)) hadii hadii çevirisi benden sizee

mito diye bir sarhoş var... Sevgilisi pencere kenarında onun gelişini bekler... Günlerce ve haftalarca... Ama o gelmez! bu sevdalinka da mito'yadır...

Ponoc vec je prosla, vreme da se spije.
Srce jos je budno, davnu zelju krije.
Ej, kraj pendzera stojim,
cekam da ti vrata otvorim.

gece henüz geçti ve tan ağırıyor
kalbim
kalbim hala uzun zamandır sana olan özlemi ile çarpıyor
ah pencere kenarında duruyorum
sana kapıyı açmak için bekliyorum
ah mito
benim mitom seni bekliyorum


Zasto, duso, ne dodjes,
da me kuci povedes,
da ti svoje srce predam,
da ti staru majku gledam,
Mito, Mito bekrijo.


neden ?
neden canim gelmiyorsun
beni eve götürmüyorsun
ki sana kendi kalbimi vereyim
ki yaşlı annene bakayım
mito bekirin mito...

Obec'o si, Mito, da ces jedne noci,
kad se varos smiri ti po mene doci.
Ej, cvece tvoje belo
vec je cekajuci uvelo.

söz ver mito bir gün geleceksin
ortalık sakinleşince bana geleceksin
ah senin beyaz çiçeğin
seni beklerken soluyor

Zasto, duso, ne dodjes,
da me kuci povedes,
da ti svoje srce predam,
da ti staru majku gledam,
Mito, Mito bekrijo.

neden ?
neden canim gelmiyorsun
beni eve götürmüyorsun
ki sana kendi kalbimi vereyim
ki yaşlı annene bakayım
mito bekirin mito...


Sa drugari svoji po me'ane odis.
S vino i sa pesma noci ti provodis.
Ej, mladost pusta prodje,
Mito, ti po mene ne dodje.

arkadaşlarınla gezip tozuyorsun
şarap içip şarkılar söylüyorsun
ve ah ,
ah gençliğim geçiyor, gençliğimiz geçiyor
mito
benim mitom
bana gelmiyorsun


Zasto, duso, ne dodjes,
da me kuci povedes,
da ti svoje srce predam,
da ti staru majku gledam,
Mito, Mito bekrijo.


neden ?
neden canim gelmiyorsun
beni eve götürmüyorsun
ki sana kendi kalbimi vereyim
ki yaşlı annene bakayım
mito bekirin mito...


30 adet versiyonunu bulabilirsiniz. ceca dahil herkes sölemiş
amira bir başka söyler...pencerenin arkasına geçersiniz....

YENGEÇ BURCU VE KADINI :))

affederim ama unutmam mottosuyla yaşayan dişi grubu. bunlarda fil hafızası olduğu söylenir. efendim yıllar sonra ''senin şu tarihte şu olmuştu hatırlar mısın, mavi çorap giymiştin o gün.'' gibi ayrıntılarla gelip insanı dumurdan dumura koşturabilirler

gizemli yaratıklar bunlar. haberleri olmadan yazdığınız, hissettiğiniz şeyleri dile getirdiği an korkarsınız paranoyadan paranoyaya koşarsınız... istediiniz kadar mukemmel bir yalan uydurun, aciginizi bulur. esas kotu tarafiysa bulunan acigi actikca acip konuyla alakasiz kirli camasirlarinizi da ortaya dokmesidir

ömrünün büyük bir kısmı anlaşılmayı bekleyerek heder olan, sevdiklerine fazlasıyla değer veren ve haddinden fazla hoşgörülü olan, ancak suistimal edildiğini hissettiği andan itibaren herkesten vazgeçebilecek kadar da gözü kara olan, mantığından ziyade duygularıyla hareket eden hassas insanlardır.

annelerine çok düşkündür. bu nedenle sizde onun annesine saygı göstermelisiniz .kendilerinden cok baskalarini dusunurler.iyi bir dinleyicidirler.bazen hastalık derecesinde titiz olabilir.

eğer canını yaktıysanız ve o size hala iyi davranıyorsa unutmamış sadece intikamını ertelemiştir:))

bu kadın bir gün çok neşeli olacak, gözleri parlayarak size türlü eğlenceli şeyler anlatacaktır. ama ertesi gün onu son derece üzgün görebilir ve başına bir felaket geldiğini sanabilirsiniz
değişken bir ruh yapısına sahiptir... ne zaman mutlu, ne zaman mutsuz, ne zaman güleryüzlü, ne zaman üzgün vs. olacağı belli olmaz... hatta kimi zaman neden öyle olduğu da belli değildir....ailesine son derece bağlıdır.

sevgi konusunda çok ciddidir. havai değildir. kısa süreli maceralardan pek hoşlanmaz.eğer ciddi bir beraberlik düşünüyorsanız ona yaklaşmalısınız.
yengeç kadını güvenebileceği, kendisine destek olacak iradeli, güçlü bir erkek ister. kendisi hislere kapılan sık sık endişe eden bir tip olduğu için ona ancak böyle bir erkek güç verebilir. bu kadınların üstesinden kendine güvenli ve maço tipler gelmektedir.zordurlar. her bünye kaldıramaz.

emin olmadiginiz bir konuda kendinizi onun ellerine birakin, herseyle ilgilenir ve pratik cozumler bulur.. bu kadının hatalarını yüzüne söylemek doğru değildir..yengeç kadını, neşelidir, hislidir, gülmesini eğlenmesini sever. şevkat abidesidir.

genel anlamda anaç bir portre çizer, ev ortamını ve evle ilgili her şeyi çok sever.

ama tek kelimeyle küpüne zarardır.. mutluluk-hüzün arasında gider gelir gideeeerr geliiiirr.. çünkü en ufak şeyler bile onu çok etkiler. ama bu gidiş gelişler yorar yıpratır onu.
çabuk sıkılır ..hiçbir yerde fazla kalamaz

kıskanç hareketleriyle erkegin hayatını adeta kısıtlar. çok şüpheci olurlar. hiçbir şeye %100 güvenmezler.sevdiklerinin cok ustlerine duserler, bazen karsi tarafin canini sikabilir ve bunaltabilirler.

en ilginç özelliği ise birçok zıt karakteri bir kişilikte toplayabilmesidir.bir dönem her gördüğüne aşık olabilir ama birgün gelir içlerinden birisine takılıp kalır, sevgilisi olmasa bile.. kimi zaman mızmız bir kedi gibi sadece sevgilisine sokulmak sarılmak ister . kimi zaman etrafına kocaman duvarlar örer içine kapanır, kimi zaman "lets party!" modunda her türlü arkadaş ortamına girmeye hazır ve nazırdır.. kimi zaman en zor anlarda bile ayakta kalır kimi zaman da kendini dünyadaki en çaresiz insan gibi hisseder...
ama bazı huyları vardır ki değişmeeezzzz.. kıskançtır, hırslıdır, açık sözlüdür, ailesine bağlıdır, uyumludur, romantiktir.

ayrıca denize, geceye ve aya aşıktır.. :)))

BAŞAK BURCU Volume 1

Başak burcu cinayeti geride hiç bir leke bırakılmamış cinayettir. eğer ki bıçaklandığı halde cesedin üstünde kan lekesi yoksa başak burcu tarafından öldürülmüş olması muhtemeldir. cesedin karo taşlarını dik kesmeyecek şekilde yatırılımış olması, üstünün ütülü, ayakkabılarının temiz ve bağcıklarının düzenli bir şekilde bağlı olması da diğer ayrıntılardır. ha, ama denilebilir ki "başak burcu planlıdır, zekidir, eğer yukarda anlatılanları yaparsa kendini ele vereceğini bilir." bu düşüncedeki başak burcu mensubu, cinayeti işler ve derhal olay yerini terkeder yoksa cesedi kanlar içinde, ortalığı batmış halde görür ve kendini yer bitirir.büyük ihtimalle şu savunmayı yapar;
-ben onu öldürmeseydim,o beni 1 sene sonra öldürecekti.hissetmiştim.biliyordum.

yeryuzundeki hersey onun begenisine sunulmak icin yapilmiscasina elestirir elestirir, insana "sorduk mu?" dedirtir bu hatunlar...

sizinle konuşurken çoğunlukla kafasından başka şeyler geçer.
fazla alaturkadır. ayrıca saplantılı tipin tekidir. şıpsevdiliğine rağmen birine kafayı taktığı zaman karşısındakini bayana kadar zorlar. en son içmeye gidilecek kişidir.
hadi iyi niyetiniz size bir halt etti ve gittiniz, o zaman yanınızda onu bir nebze susturmak için bir bant bulundurun.
bu şahıslar, içince yerdeki taşla bile konuşurlar**.

altıncı his denilen şey bunlarda almış başını yürümüştür, ona göre.

eğer karşı cins onun gibi çok konuşan biri değilse çoğu şeyi kafalarında kurup durur ve sonunda paranoyak olurlar.basit olan şeyleri sevmezler.onlara uğraşacak şeyler,derinlemesine araştırılacak konular gerekir

her saçmalığınızı hoş gören, olsun diyen, farketmez diyen, kanatsız melekgillerden müthiş uyumlu insanlardır bunlar

tek başlarına nerdeyse bir ömür yaşayabilirler..aylarca tek başlarına kalsalar kendilerine yetebilirler.kendilerine göre iyi bir eş,arkadaş bulduklarında da onlarla herşeylerini paylaşırlar,herşeylerini dinlerler ve tam bir dost veya çok iyi,anlayışlı,sonsuz değer veren bir eş olabilirler

ama ona "oha" dedirtebilmisseniz* eger siz hakikaten mukemmelsinizdir

sadece elde edebileceğine inandığı şeyleri arzu eder

başak hizmet etmeye derin arzusu olan bir burçtur

çok sabırlı kadınlardır. sabırları taşacak noktaya gelene kadar sessiz sakin, hatta dışarıdan bakıldığında iyi niyeti salaklığa kadar giden bir görünüm sergilerler... siz onları parmağınızda oynattığınızı düşünürken o dingin yüzlerinin arkasında fırtınalar koparır ama fırtınaları içinde hapseder... sadece çok yakın dostlarına yakınır, yakınırken de inanılmaz abartır... her derdi ölümcüldür... bu bazen gerçek de olabilir... sabrının taştığı noktada bulunduğunuz yerden en uzak noktaya gitmelisiniz demektir, çünkü o salak görünen, iyi niyetli sessiz insan aniden içindeki alienı ortaya çıkartır. species filmi halt eder. söyleyeceği sözlerle sizi ölmekten beter hale getirir. bir daha yüzüne bakamayacak duruma gelirsiniz. ancak yine de affedebilir. sabrı taşıp da canavarlaşan bir başak kadını inanın sizinle tekrar arkadaşlık edecektir. canavarlaşması içindeki birikenleri artık tutamamasından kaynaklanır. eğer sabrını onun sizi affedemeyeceği bir şekilde taşırdıysanız o sessizce ortadan yok olur. ve sizi yok sayar. o sizin için ölmüştür siz ise zaten onun için hiç yaşamadınız..


anne olaraksa gercekten basarilidirlar; haklarini yememek lazim...

genelde efendi takılır. ama içten içe her türlü çılgınlığı yapmaya meyillidir


girdikleri ortamda her halleriyle farkedilir ozelliklere sahiptirler. asla yabanci gibi kalmazlar. onlar hakkinda "ne kadar da soguk biriymi$ beaaa" yakistirmasi yapilamaz asla. ¢unku zaten sicacik hal ve tavirlariyla bu serzeni$e meydan vermezler. kar$isindaki insani sezmeyi-sezinlemeyi iyi becerirler. oyle ki; o insanin bile kendisini ifade etmek i¢in aklina gelmeyen-gelemeyen tanimlari bir ¢irpida gun i$igina ç ikarabilecek kapasiteye sahiptirler. ba$ak kadini bir arkada$iniz varsa, ne$-e'i muhabbet asla eksik olmaz
¢evrenizden.*

çılgın biçimde düzen değişikliğine gidebilirler
kendini beğenmiş bir başakla karşılaştıysanız onunla konuşmayı bile denemeyin; her dediğiniz hatalı olacak ve onun gibi önemli bir insanın dedikleri kesinlikle doğru olacak ve haklı çıkacaktır. en azından o buna yürekten inanmıştır. hatta doğru olduğuna su götürmez delil bile sunsanız bu sefer de "hmm evet ama ilgilenmiyorum" havasında bir cevapla sinir krizine sokabilirler.

çok zor beğenir çok zor sever ve çok zor vazgeçerler.


onu kaçırmayın takipçisi olun. güzel sözlerle pres yapın. bu presten hoşlanacak ve yelkenleri suya indirecektir. yalnız bu konuda prese de doyumsuz olduğunu da söylemeden geçmeyelim. yani doyumsuzdur.

onu kaçırmayın dedim. çünkü onu bir defa kaçırırsanız bir daha yakalayamazsınız. talibi çoktur. ona git dediğiniz taktirde gitmek istemeyecektir bir süre. sizin bu blöfünüzü ilk defasında karşılamaz. eğer yinelerseniz çeker gider. başkasını bulmakta zorlanmayacaktır

doğuştan bi utangaçlıkları vardır.Ne yaparlarsa yapsınlar atamazlar üzerlerinden.Hele bi ortama alışsınlar.Ozaman görürüceksiniz gerçek yüzlerini.Onlar kadar neşeli gülmeyi seven başka insanlar daha yoktur..
Bütün bunların yanında öyle deli severki kendi bile şaşırır.Siz olmasanız hayalinizle yıllarca yaşayabilirler..Bu zamanda bu kadar seven zor bulunur


mükemmel"i arayan ona ulaşmak için hastalık derecesinde hırs yapabilen kendine özgü düzen ve titizliğe sahip kafasında kırk tilki dolaştırıp kırkının kuyruğunu birbirine değdirmemeyi başarabilen pratik zekası üst seviyede hazır cevap eleştirici ama kocaman yürekli özgür kadın

her şeyi kendi istediği düzene sokmak ister, kendini akışa kolay bırakmaz ve derdi varsa anlatmaz onunla susmanız gerekir, nasıl olsa kendi isteyince çözülür. Ama güzelliği, içtenliği ve bitmeyen enerjisiyle sizi kendine bağlar, hep yanınızda olsun istersiniz

kolay olmıyacaksın,bulmaca gbi olacaksın, doğru olacaksın,zeki olacaksın,güven sağlıyacaksın yoksa herşeye rağmen uçar giderler,sıkmayacaksın,boğmayacaksın,her zaman yanında olduğunu hissettireceksin,ona bişey söylemeden önce 2 kez düşüneceksin,,giyimine ve temizliğine önem vericeksin,sevdiğini sürekli söylemiyeceksin aksine hissettireceksin,sinirliyse alttan almıyacaksın,ezerler,verdiğin sözü tutacaksın,onu hep koruyabileceksin,ama buna rağmende bırakabilirler çünkü yeni heyecanlar peşindedirler,bunları yapmışsanızda sizi bırakmış olsalar dahi kesinlikle geri dönerler


Onun güvenini sadece dürüst fikirleri olduğunu ispatlayan ve kartlarını açık oynayanlar kazanabilir

Aglamayı cok sever gıbı gozukse de eger onu aglarken gorursenız bılınkı sondadır tutamamıstır aglıyodur

Başkalarına güvenemediği için kendi işini kendi yapar kimsenin işini kendisi düzgün ve iyi yapabileceğine inanmaz

aşırılıkları fazla yaşar
aşık olursa dünyada ilk kez o aşık olmuş gibi gelir
hastaysa ölmek üzeredir
çirkin hissediyorsa en çirkindir.

ani kararlarla yaptıkları salak hatalar ile hayatını mahvedebilirler. bu yüzden ömür boyu çile çekse bile. bu çileyi unutur ve polyanna olmayı iyi başarır

bu hatunlar ortam cevre yapmaya bayılırlar , ne kadar cok arkadasları varsa o kadar mutludurlar hatta onlar birçok dostum var,hatta içinde sevdiklerim bile var diyici bir kitledir , basak kadını ile beraberlik kuracaksanız kıskanclıgı bir kenara bırakmanız "genel anlamda" tavsiye edilir

karşınıza oturtuğunuzda susup kalmayın. çünkü dediğim gibi sizden birşeyler bekleyecektir. kendi bir halt yapmaz hep sizden bekler bu konuda bişeyler. ama ev içinde çalışkandır. titizdir. dakika başı etrafı derler toplar. iyi kadındır ama. kafa muhabbeti vardır. çekilir yani. boşboğaz diyorlar onlar için ama yalan yani.

ilgi gormemeye dayanamayan ve bu ilgisizlik sonucu ici icini yiyen kadindir..zekasi dolayisiyla komplo teorileri yaratmakta,paranoyakligin sinirlarini zorlayan senaryolar turetmekte ustune yoktur..bir gun merhaba demeseniz,artik beni sevmiyor bile diyebilir icinden..

varolduğu hayatları anlamlı kılabilen,şarapsever kadınlar...
ruhlarındaki gel-git lerin haddi hesabı da yoktur

alaycı olsa da kötü niyetli olmayan, alıştığı şeylere bağlı*, detaylarla hayatı kendinden başkalarına da zehir edebilecek potansiyelde kadın tipi


eleştirileri çok acımasızdır. dürüstlükleri hat safhadadır. yalan söylemek kadar nefret ettikleri şey yoktur. hep en mükemmel peşinde koştukları doğrudur. kendilerine yapılan haksızlığa tahammülleri yoktur. bir işi ya hiç yapmazlar, yaparlarsa da tam yaparlar. kendilerine yapılan eleştirilere pek tahammül edemezler. karakterli ve zekidirler. pisliğe ve aptal insanlara tahammül edemezler. sinirini bozanları çok pis ezerler