Cuma, Ocak 27, 2012

SAAT ALARMI ..SON 135 DK DAHA !!

Eskilerde bir masa saati yardımıyla kurulan alarm şimdilerde daha çok cep telefonlarının yardımıyla aktif hâle getirilmektedir.

Kişi uyumadan önce alarmı kurar. Alarmın kurulduğu saat önemlidir. Mesela kişinin saat 08.00’de uyanması gerekiyor ise saati 07.58 ya da 07.59 a kurması makbuldür. Burada kişi 2 dakikalık uyanabilme uğraşını hesaba katar ya da yatakta oturma keyfini.. (Bu süreci abartıp alarmı yarım saat öncesine kurup fantezi yapanlar da mevcuttur bkz.ben.)

Gece saati kurarken en önemli noktalardan birisi eğer alarmın kurulacağı alet pek aşina olmadığımız bir alet ise alarmın kontrolünün yapılmasıdır. Kişi hemen saatin kaç olduğuna bakar ve alarmı bir dakika sonrasına kurar. “Bakalım alarm çalışıyor mu çalışmıyor mu?” diye. Bazen bir dakika sonrasına kurduğu için o kurana kadar o dakika gelmiş olur ve geyik bir bekleme süreci başlar. Bunun için en ideal kontrol alarmı kurma noktası 2 dakika sonrasıdır.

Alarmın nasıl çaldığı da önemli bir konudur. Çok dinlediğiniz ve sevdiğiniz bir sanatçının bir şarkısını alarm müziği olarak seçmek gerçekten hatalı noktalardandır çünkü kişinin kulağı o sanatçının şarkılarına o kadar aşinadır ki çalanın bir alarm müziği değil de rüyada çalan bir müzik olduğunu sanır ve uykusuna devam eder. Tabii bu biraz düşük bir ihtimal olsa bile sonuçta olabilirliği mevcuttur.

Son olarak alarmı erteleme konusuna gelirsek eğer alarmı ertelemek boş ama tatlı bir uğraştır. Kişinin “5 dakika daha yaaa” nazını dijital ortama aktarabildiği bir kavramdır “ertele” tuşu.

Buradaki ana sorun kişi uykulu hâliyle alarmı ertele yerine alarmı kaldır tuşuna basarsa eğer “ 5 dakika ya, 10 dakika daha ya, 1 saat daha ya, 2 saat daha ya,  geç kalmışım yaaa.” durumu ortaya çıkar ve bu hiç de sevimli bir durum değildir.

Unutma ki mutluluk sabahın köründe uyandığında alarmın 2 saat sonra çalacağını, hüzün ise 5 dakika sonra çalacağını görmektir.

Eve gelen misafirdeki mayalı hamur merakı

Nedense ev oturmasına gelen misafirlerin hepsinde görülür bu merak. bütün gün deliler gibi yorulmuş anne için aslında bir nevi sahneye çıkma durumudur misafir ağırlamak. yeni aldığı koltukları, geçen hafta güpürlerini şehre gidip aldığı tülleri, yatak odasına halı alırken ucuz diye antreye de aldığı yolluğu göstermek için; misafir gelmesi önemlidir.

lakin bu misafirlerin bitmek bilmeyen bir merakı vardır. mayalı hamur..

yapılan bütün pasta ve poğaçalar için akıllarında tek bir soru vardır; "mayalı hamurdan mı yaptın bunu?" yahu sanane ye işte ya! zannedersin mayalı hamurdan olsa yemicek. lop lop yutuyon işte görüyoruz! genelde misafirler anne mutfağa biten bardaklara çay dökmeye gidince kendi aralarında hemen başlarlar; "mayalı hamurdan yapmış heralde.." 
 aman yaa! zannedersin vedat milor. neyse işte öyle bi' anlatıyım dedim.